ESKİCİ DÜKKANI

Orhan Kemal'in  Eskici Dükkanı adlı romanını ikinci defa okuyorum. Çok güzel ve derinlikli bir yapıt. Yazar bu yapıtında da diğer romanlarında olduğu gibi tüm ustalığını göstermiş. Romanı okurken yaşamın içine dalıyor, âdeta anlatılanları yaşıyorsunuz. Yazılanlar o kadar bizden, o kadar sahici.

Bu romanda, Trablus Savaşı'na katılmış bir gazinin çevresinde geçiyor olaylar. Romanın baş kişisi savaşta yaralanmış ve bir ayağını kaybetmiştir. Bu nedenle mahalleli ona " Topal " diye seslenmektedir. Ayakkabı tamiri yaparak geçimini sağlar. İki oğlu da kendisine yardım eder. Zamanla eskici dükkanından kazandıkları, ailenin geçimine yetmez. Geçim sıkıntısı aileyi bunaltır; bunu babanın davranışlarından ve konuşmalarından anlarız. Büyük oğlu evli ve üç çocuk babasıdır; kendisinden ayrılıp başının çaresine bakmasını istemektedir.

SIKINTILI GÜNLER

Baba sinirlidir, otoriter bir kişiliğe sahiptir. Oğulları bundan çok rahatsızdır ama mecburen katlanırlar. Dükkanın geliri gittikçe azalır. Evde bir de Zeliha adında yetişkin bir kızları vardır. Büyük oğul sıkıntılar karşısında dayanamaz, karısıyla birlikte pamuk toplamaya gitmek ister. Buna küçük oğul da olumlu karşılar. Çünkü babası sürekli bağırıp çağırmakta, her fırsatta sıkıntılarını hissettirmektedir. Küçük oğulun da evden ayrılmak istemesi babayı çileden çıkarır. Çünkü o zaman dükkan işlemez hâle gelecektir. Bir yandan geçim sıkıntısı, bir yandan da geniş aileyi bir arada tutma kaygısı herkesi bunaltır.

PAMUK TARLASINDA

Sonunda baba da pamuk toplama işine oğullarıyla birlikte gitmeye razı olur. Kızını ve karısını da birlikte götürecektir. Pamuk tarlasına gitmek üzere eşyaları yüklemek için bir kamyon gelir evlerinin önüne. Eşyaları kanyona yüklerken, kamyonun muavini çok yardımcı olur. Bu arada kızları Zeliha ile kaşla göz arasında anlaşırlar. Zeliha'nın da muavine kanı kaynamıştır. Zeliha ile muavin arasındaki aşk, doğal yatağında ilerler.

Şimdiye kadar hiç pamuk toplamadıklarından, bu işin acemisi olduklarından ailecek sıtmaya yakalanırlar. Tarlada çok zorlanılır, istedikleri kadar pamuk toplanamaz. Pamuk toplamadan dönüşte, işlerini daha da büyütme planları tuz buz olur. Burada hiçbir şey düşledikleri gibi gerçekleşmez. İstedikleri parayı biriktiremedikleri gibi, eldeki avuçtakini de bitirirler.

EVE GERİ DÖNÜŞ

Pamuk tarlasında da anlaşmazlıklar sürer. Büyük oğul çok saygılı olmasına rağmen, babasının öfkesini hep üzerine çeker. Bu anlaşmazlıklar, ailenin parça parça mahalleye geri dönüşüne kadar sürer. Baba ile damat eskici dükkanını yeniden işletmeye çalışırlar. Daha sonra tarlada kalanlar da hasta olarak mahalleye geri dönerler. Mahalleli bu perişan aileye sahip çıkar, kol kanat gerer.

Artık küçük el sanatlarıyla büyük bir aileyi geçindirmek mümkün değildir. Bir süre sonra damatla kızı, küçük oğul ile nişanlısı da bir fabrikada iş bulurlar. Küçük esnaflıktan fabrika işçiliğine doğru yol alınır. Yazarın deyimiyle " kara gün kararıp kalmaz." Geçim zorlukları içinde büyük bir aile birarada tutulamaz. Romanı okurken küçük esnafın yok oluş sürecini an an izleriz.

ESKİCİ DÜKKANI

YAŞAM İYİSİYLE KÖTÜSÜYLE HER YANINI GÖSTERİYOR

Orhan Kemal, yaşanan toplumsal gerçekliği çok doğru bir şekilde vermiş. Romanda anlatılanlar, hâlâ güncelliğini korumaktadır. Orhan Kemal'in romanlarından öğreneceğimiz çok şey var. Küçük insanın yaşam serüvenini gerçekçi bir şekilde işler. Küçük insanların sorunlarının farkına vardıklarında iyi, güzel ve doğruya ulaşabileceklerini görürüz. Roman bize yaşamın iyisi ile kötüsü ile, güzeli çirkini ile tüm yanlarını göstermektedir. Romanı bitirdiğimde buram buram insan sıcaklığı her yanımı sardı. İşte Orhan Kemal'in "Aydınlık Gerçekçilik" dediği bu olsa gerek. Romanı okuyun, çok seveceksiniz.

Diğer Yazılar