EZGİLİ YÜREK RUHİ SU

Türkiye'de müzik denilince akla hemen Ruhi Su gelir. Büyük usta aramızdan ayrılalı, tam 40 yıl olmuş. O tok ve gür sesiyle söylediği türküler, insanın ta yüreğine işler. Biz onun türkülerini dinleyerek büyüdük. Ruhi Su türkü söylerken yürek telleriniz titrer, tepeden tırnağa insan olur, kendinize gelirsiniz. Onun için " aydınlara türküyü sevdiren adam " derler.

Liseli yıllarımda Ruhi Su adını duyduğumda sazından, sesinden nasıl etkilendiğimi anlatamam. Ruhi Su, halkın ve insanların Bitmeyen Kavga'sını, sazıyla, sözüyle anlatır. Bir gün evde Ruhi Su türküsü dinliyordum; rahmetli babam çok etkilenmiş " Ne ses be! " demişti. Müzik bitene kadar can kulağıyla dinledi. Kim bu adam diye sorduğunda, baba senin yaşında bizden bir adam, dedim. Hiç okuma yazma bilmeyen, hiçbir eğitimden geçmeyen babam Ruhi Su'yu çok sevmiş ve ondan etkilenmişti. O, müziğini çalışan, alın teri döken, yeryüzünde bütün değerleri yaratan namuslu insanlar için yapıyordu. Bu insanlar da müzik sanatının güzelliklerinden yararlanmalıydı. Sanatın verdiği bilinç, o insanları yarattıkları değerlerden, paylarına düşeni almaları için birlikte olmanın, yan yana durmanın güzelliğini tattırmalıydı.

ÜÇ YAŞINDA ANASIZ, BABASIZ KALDI

Müzik sanatının bu büyük ustası 1912 yılında Van'da doğdu. Üç yaşında anasız babasız kalmış, Öksüzler Yurdu'nda büyümüştür. Adana Öğretmen Okulu'nda okurken, Ankara Müzik Öğretmen Okulu'na girmeyi başardı. 1942 yılında Ankara Devlet Konservatuarı'nın Şan Bölümü'nü bitirdi. Aynı yıllarda Ankara Cebeci İnci Ortaokulu'nda, sonra Hasanoğlan Köy Enstitüsü'nde müzik öğretmenliği yaptı. Cumhurbaşkanlığı Orkestrası'na seçildi, konservatuarın opera bölümünde de okudu ve daha sonra da Devlet Operası'nda çalıştı. Devlet Operası sanatçısı olarak Madame Butterfly, Tosca, Aşk İksiri, Figaro'nun Düğünü, Maskeli Balo...gibi operalarda rol aldı. Opera sanatının gelişiminde, Ruhi Su'nun katkısı büyüktür. 

Ankara Radyosu'nda on beş günde bir yayınlanan türkü programları düzenledi; Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde büyük bir koro oluşturdu. Aldığı Klasik Batı Müziği eğitimi, ömrü boyunca kendini adadığı türkülerin, yorumlarında ve söylenişinde etkili oldu. Hem Türkiye'deki müzik, hem de Batı Müziği'ni iyice özümseyen Ruhi Su, buradan sağlam bir damar yaratmıştır. Ruhi Su türkülerini söylerken, halk türküleri kaydedip, belgeleme görevini de üstlendi. Bu arada " Basbariton Ruhi Su Türküler Söylüyor " anonsuyla sunulan bir radyo programı yaptı. Bu programlardan birinde söylediği "Serdari halimiz böyle n'olacak?  Kısa çöp uzun çöpten hakkın alacak " türküsü nedeniyle radyodaki işine son verildi.

AYDINLARA TÜRKÜ DİNLEMEYİ ÖĞRETTİ

Ruhi Su, başına gelenlerden sonra yılmadı, yeniden türküler söyleyip, türküler derleyip yorumlama işine, tek başına devam etti. 1975'te " Dostlar Korosu " nu kurdu. 1978'den sonra ürettiği kasetlerle, halk müziğinin dinlenmesinin yaygınlaşmasına katkıda bulundu. Aydınlar türkü dinlemeyi, Anadolu halkının dertlerini, ezgili bir yürekten öğrendiler.

1978'de romatizma şikayetiyle gittiği hastanede, kemik iliği kanseri başlangıcında olduğunu öğrendi. Almanya'ya tedaviye gitti, tedavi sonuç vermedi. Türkiye'ye döndüğünde tedavileri sürdürdü, yine olumlu sonuç alınamadı. 20 Eylül 1985'te hayatını kaybetti. Ruhi Su'nun cenaze törenine on binlerce seveni katıldı.

Birçok müzik insanı Ruhi Su'dan etkilenmiş ve müziklerini yapmıştır. Zülfü Livaneli, Selda, Rahmi Saltuk, Sadık Gürbüz, Ali Asker, Ahmet Kaya, Grup Yorum, Grup Kızılırmak...gibi kişi ve gruplar aynı çizgide müzik yapmışlar, halka türkülerini sevdirmişlerdir. Grevlerde, mitinglerde, kapalı salon toplantılarında, hak alma mücadelelerinde, Ruhi Su'nun türkülerini duyuyoruz, dinliyoruz. Ayrıca Ruhi Su'yu ve müziğini tanıtmak amacıyla, "Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı " kurulmuştur.

NAZIM'IN ŞİİRLERİNİ BESTELEDİ

Halk şairlerinin şiirlerini Ruhi Su'nun müziğinden dinleriz. Yüzyılların derinliklerinden gelen o alev gibi şiirler, müzik eşliğinde insanların yüreklerini tutuşturur. Pir Sultan'ın, Karacaoğlan'ın, Dadaloğlu'nun, Köroğlu'nun ve Yunus Emre'nin şiirlerini seslendirdi; Alevî Deyişleri'ni müziğe uyarladı. Nazım Hikmet'in şiirlerini besteledi. Kuvayi Milliye Destanı'nı Ruhi Su'dan dinlerken, kurtuluş mücadelesini iliklerimize kadar hissediyoruz. O şiirler onun bestesi ve seslendirmesiyle daha çok sevildi. Melih Cevdet'in, Fazıl Hüsnü'nün, daha birçok şairin şiirlerini de bestelemiştir. Bunlardan biride Melih Cevdet'in bir şiiri olan " Dursun Bebek" tir. Şiirlerin vurgusunu, şiirlerin dokunaklılığını, şiirdeki tonlamaları onun tok sesinden öğrendik; böylelikle şairlerimizin şiirlerini daha çok sevdik. Müzik ve şiirin birleşmesi, müziğin sanatsal düzeyini daha da yükseltti. Ruhi Su'nun denemelerinden sonra, müzik sanatçıları şiir sanatından yararlanma yoluna giderek yaptıkları işi, daha nitelikli hâle getirdiler.

Birçok müzik sanatçısı onun açtığı yoldan ilerledi, güzel ve etkileyici müzikler yaptı. Onların müziklerini dinliyoruz, daha bir umutla hayata bakıyoruz. Ruhi Su, bize çalışanların, emeğiyle geçinenlerin de sanata, gelişmeye, olgunlaşmaya ihtiyacı olduğunu öğretti. Nazım Hikmet'in şiirde ulaştığı zirveye, Ruhi Su müzikte ulaştı. O müzikler, yolumuzu yordamımızı bulmamıza yardım etti. Dinlediğimiz her güzel müzik yaşama daha sağlam tutunmamızı sağlar. Ruhi Su'nun 113. Doğum Yılı kutlu olsun!..

Ruhi Su'nun albümlerinden bazıları:

Seferberlik Türküleri ve Kuvayi Milliye Destanı,

Karacaoğlan,

Pir Sultan Abdal,

Şiirler, Türküler,

Köroğlu,

El Kapıları (Sümeyra Çakır ile birlikte),

Sabahın Sahibi Var (Sümeyra Çakır ile birlikte)

Semahlar,

Çocuklar, Göçler, Balıklar, 

Zeybekler...

Diğer Yazılar