FİKRİMİN İNCE GÜLÜ

 

Türk Edebiyatı, bundan beş yıl önce değerli bir yazarını yitirdi. Adalet Ağaoğlu, yirminci yüzyıla damga vurmuş yazarlardan biriydi. Ömrünü güzel romanlar, öyküler ve tiyatro oyunları yazarak geçirdi.

Bilinçli okuyucuların severek ve beğenerek okuduğu yazarlardan olan Adalet Ağaoğlu unutulmayacak, hep akılda kalacak eserler kaleme aldı. Onun eserlerini üniversite öğrencisi iken tanıma şansına erdim. Tiyatro meraklısı bir arkadaşım vardı; Ağaoğlu'nun kitaplarını önümüze yığardı. Oyunlarda da yer aldığı için Ağaoğlu'ndan sevgi ve saygıyla söz ederdi.

O tiyatro kitapları ve tiyatro tutkunu arkadaş Adalet Ağaoğlu'nu tanımama neden oldu. Adalet Ağaoğlu, Üç Oyun ile Türk Dil Kurumu 1974 Tiyatro Ödülü'nü aldı. Tiyatroyu konuşurken Adalet Ağaoğlu'nu düşünmeden edemeyiz. Onun tiyatro sanatına çok emeği geçmiştir. Kültürel gelişimimizde Ağaoğlu'nun payı büyüktür.

 FİKRİMİN İNCE GÜLÜ FİLME ALINDI

Yaz Sonu ve Fikrimin İnce Gülü adlı romanlarını yıllar önce okumuş ve çok beğenmiştim. Fikrimin İnce Gülü, filme de alındı; filmini de beğenerek izlemiştim. Almanya'ya çalışmaya giden işçilerden biridir, romanın baş kahramanı.  İlyas Salman bu filmin baş oyuncularındandı. Almanya'da biriktirdiği paralarla bir Mercedes otomobil alıyor ve yurda giriş yapıyor. Arabasını gözü gibi bakıyor filmin kahramanı. Bayram tiplemesiyle büyük beğeni kazanmıştı Salman.

Film aynı zamanda kurtuluşu Almanya'da arayan işçilerin kurtulamadıklarını hem kendilerine hem de topluma yabancılaştıklarını yazar çok iyi vermiş. Bayram tiplemesiyle yalnızlaşmış insan, gözlerimizin önüne getiriliyor. Bayram köyüne döndüğünde, köyünün insanlarına da yabancılaştığı gözleniyor. İnsanın yaşamını sadece eşyalar, nesneler yönlendiriyor. İnsanın geldiği dramatik nokta.

Yazar, Bayram tiplemesiyle yalnızlaşmanın ötesinde insanların, tüketim toplumunun bir nesnesi olup çıktığını gösteriyor. İnsanlar iş güç sahibi olsalar da, kültürsüzlükten tüketim nesnelerinin tutsağı olup çıkıyorlar. Tüketimin nesnesi olanlar, insandan hızla uzaklaşıyor. İnsanın insandan ve toplumdan yabancılaşmasını çok iyi veren bu eser, soluk soluğa okuduğum romanlar arasındadır.

ÖYKÜLERİ DE İZ BIRAKTI

Yirminci yüzyılın bu değerli yazarı öyküleriyle de iz bıraktı. Yazdığı öyküler de bir o kadar çarpıcı. Bu öyküleri okuduğunuz zaman, nasıl bir ustayla karşı karşıya olduğunuzu göreceksiniz. Yüksek Gerilim kitabıyla Sait Faik Öykü Ödülü'nü aldı. Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi adlı romanıyla Sedat Simavi Ödülü aldı; aldıkları ödüller arasında Madaralı Roman Ödülü ve Orhan Kemal Roman Ödülü de var.

91 yıllık ömründe tiyatro, öykü, roman ve başka anlatı türlerinde eserler yazan bu değerli yazarın dili de çok güzeldir. Dilinin güzelliği eserlerinin okunurluğunu daha da artırmıştır. Türkçeyi kullanışı onun ne kadar titiz bir dil işçisi olduğunu gösterir. Ağaoğlu, Toplumcu Gerçekçi edebiyata önemli katkılarda bulunmuştur. Aynı zamanda Toplumcu Gerçekçi edebiyata eleştirel bakış açısıyla da farklılığını ortaya koyar. Toplumu ve insanı anlamak için Ağaoğlu'nun eserlerine başvurmadan yapamayız.

DÜNYA BİZİ EDEBİYATÇILARIMIZLA TANIYOR

Adalet Ağaoğlu gibi yazarlar edebiyatımızın gelişmesinde, dal budak salmasında önemli katkılarda bulundu. Boşuna değil, "en üretken yanımız edebiyatımız" demiyoruz. Yazarlarımız, şairlerimiz, sanatçılarımız dünya sanatıyla boy ölçüşecek durumda.  Dünya bizi edebiyatçılarımız ve sanatçılarımızla tanıyor. Yazarlarımızın insanı ve toplumu anlamaktaki ve anlamlandırmadaki ustalığı çok önemli. Biz insanı ve toplumu bu usta yazarların eserlerini okuyarak gerçek yerine oturtuyoruz.

Adalet Ağaoğlu'nun Türkiye'deki okuma, düşünme ve eleştirel bakıştaki katkılarını unutamayız. Adalet Ağaoğlu'nu edebiyatımıza yaptığı katkılardan, eserlerini okurken aldığımız keyiften, estetik zevklerimizin gelişmesine olan faydalarından dolayı unutulmazlar arasına girdiğinin bilincindeyiz. Adalet Ağaoğlu yaşasaydı 96 yaşında olacaktı. Eserleri ve büyük insanlığın mutluluğu yolundaki çabaları nedeniyle saygıyla anıyoruz...

Diğer Yazılar