GAPPA GENÇLİK
Burdur’un en güzel seslerinden Ümran Özdemir. O’nun türkülerini dinlerken, Burdur insanını tüm özellikleriyle karşımızda görüyoruz. Bir kere içli bir ses; o seste Burdur tarımsal üretiminin ve çobanlığın ezgisel bir yansımasını buluyoruz.
Bu müzik dinleyeni, Eşeler Yaylası’nda davar ve koyun güden çobanlara, hayvancılıkla uğraşanlara kadar götürüyor. Çocukluğumuzda çan sesleriyle davar ve koyun sürülerinin geçişini ilgiyle izlerdik. Bazı çobanların kavalla çevreye ses verdiklerini görür ve duyardık. Çobanlar kendilerinin ürettikleri düdük ve kargıdan yaptıkları kavalla seslerini duyururlar, yalnızlıklarını doğaçlama seslerle giderirlerdi. Onların müziğe düşkün olduklarını bilirdik. Müziklerinin kaynağı doğal hayattır. Burdur yöresinde ve köylerinde türkü söylemeye “ hava çekme ve gayda söyleme “ derler. Büyükler gençleri gördüklerinde, bir arada otururken “ hadi efe, bir hava çek bakalım veyahut bir gayda söyle! “ diyerek onları bu konuda özendirirlerdi. Şimdi bu deyimler pek kullanılmıyor ama çocukluğumda duyardım.
SANATÇI YÖRESİNİN ÖZELLİKLERİNİ YANSITMALI
Burdur Türküleri, yalnız eğlendirme ve hoşça vakit geçirme amaçlı değil, yüreğimizin derinliklerindeki yoğunlaşmış duyguların fışkırmasıdır. Bunlarda üzünç vardır, öfke vardır, güzele övgü vardır, güzele kavuşamamanın verdiği bunaltı vardır.
“ Gappa Gençlik” adlı türküde de biten, tükenen gençliğe yanıp yakılma vardır. Her yaşın zamanında yaşandığında, anlam kazanacağını türkünün ezgilerinden anlarız. Gençliğin tam yaşanamamasının verdiği üzünç de vardır ezgilerde. Bu türküde halk deyişlerine de yer verilerek daha dinlenilir olması sağlanıyor. O sözlerde bir yaşantı zenginliği var. O yörede neler olup bitiyorsa hepsini bu türkülerin sözlerinde bulabiliriz. Zaten bir yöreyi anlamak ve tanımak istiyorsak, türkülerini dinlemek, söylenenleri kavramaya çalışmak önemli. Her türkü bir şeyler anlatır, çıkışında mutlaka bir öykü vardır.
Bu güzel sesi ilk kez “ Burdur – Güneyliler Buluşuyor “ şenliğinde duydum. Ümran Özdemir sahneye çıktığında ortalığı âdeta inletti. Güneyliler’in ilk kez duydukları bir sesti belki. Söylediği türküler kalabalığı hep canlı tuttu. O zaman sesin doğallığı ve içtenliği karşısında hayran kalmıştım. İller içlerinden çıkardıkları sanatçılarla tanınır. Sanatçı kendi yöresinin özellikleri yansıtabildiği ölçüde değer kazanır. Yerelden ulusala öyle geçilir. Yereli sesinin tınılarıyla en iyi yansıtabilen sanatçılardan biridir Ümran Özdemir.
TÜRKÜLER YALAN SÖYLEMEZ
Bir ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel canlılığını ancak türkülerinden öğrenebiliriz. Türküler yalan söylemez; ne yaşanmışsa, yaşanıyorsa bağlamanın, curanın, kabak kemanenin ve sipsinin çıkardığı seslerden oranın kültürel yansımalarını buluruz. İşte bu yansıtmayı sesiyle en iyi karşılayabilen sanatçılardan biridir Ümran. Burdur Türküleri hiç aklımdan çıkmaz; o içli, yaşantı zenginliği olan sesleri, dinlemeden edemem. Bu türküyü başka sanatçılardan da dinledim ama Ümran daha farklı...
Diğer Yazılar