GÜZEL GÜNLER GÖRECEĞİZ
8 Ocak 2025 tarihinde KESK ( Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu ) Korosu “ Güzel Günler Göreceğiz” başlığı altında Nihat Zeybekçi Kültür Merkezi’nde bir konser düzenledi. Konser salonu doldu taştı. Konsere ilgi büyüktü. Önceki konserlerinde de aynı ilgi izleyiciler tarafından gösterilmişti.
50 kişilik dev bir koro. Hemen hemen hepsi KESK’in bileşenlerinden oluşturulmuş. Öncelikle bu koro işini akıl erdirenlere, kutlamayı bir borç biliriz. Koro KESK’in müzik alanındaki çalışmalarının bir yansıması. Koro üyeleri sahneye çıktıklarında, gözleri gülen insanları gördük karşımızda. Amatör olmalarına karşın profesyonellere taş çıkartacak kadar işlerine iyi hazırlanmışlardı. O gün sanırım Metin Göktepe’nin ölüm yıldönümüydü. Fotoğrafı karşıda görününce izleyicilerden büyük bir alkış koptu; “ yüreğimiz, gönlümüz seninle, unutmadık “ dercesine. İşini yaparken öldürülen bir gazeteciydi Metin Göktepe.
Konser salonuna ben biraz erken gittim. Yavaş yavaş insanlar damlamaya başladı. Saat 20’ye yakın kendime bir yer buldum. Kısa sürede salon doldu. Saz ekibi ve salonda görevli arkadaşlar şahaneydi; sahnede göz dolduruyorlardı. İyi bir hazırlık yapıldığı belliydi; sahneye çıktıklarında ortalık alkıştan kırıldı. Hepsi tanıdığımız, bildiğimiz insanlardı. Sunucu Şule hanım, güzel bir giriş yaparak konserin açılışını yaptı.
Koro KESK’in gönüllü, bu konuda istekli olan üyelerinden oluşmuştu. Olağanüstü bir çaba göstererek işlerini yapmışlar ve hazırlıklarını tamamlamışlar. Saz ekibinde müzik öğretmenlerinin çabası ilgiyi artırdı. Korodaki arkadaşlarını görünce izleyiciler de coştu. Onlar, insanları tekdüzelikten kurtarıp coşkuya çağırıyordu. Hep birlikte şarkılar söyleyip, eğlenmek bizim de hakkımız der gibi izleyicilere bakıyorlardı. İzleyiciler arasında “ iyi ki KESK böyle bir koro oluşturmuş. “ diyenler oldu. Koro üyeleri kadar, izleyiciler de heyecanlıydı. Konserin içeriği eğitim, öğretim, çocuklar, hak ve özgürlüklerdi. Bu güzel konserin gerçekleşmesinde konser yöneticisi Hâle hanımın olağanüstü çabası yadsınamaz.
Konser başlamadan önce uluslararası işçi marşı olan “ Enternasyonal “ sahneden şarkı olarak okundu. Bu marşı, 1871’lerde insanca bir yaşam için mücadele eden, Parisli bir işçi yazmıştı. Marşın okunuşu orada bulunan emekçiler tarafından ayakta dinlendi. Belki birçok izleyici ilk kez duyuyordu bu marşı. Marş, “ Enternasyonalle kurtulur insanlık “ diye bitiyordu.
Konserde Yaşar Kemal, Nâzım Hikmet, Gülten Akın, İlhan Demirarslan, Lütfü Erol, Aysel Gürel, Ahmet Arif, A. Kadir...gibi şairlerin şiirleri bestelenmiş olarak sahnede seslendirildi. Bu şarkıların birçoğu ünlü sanatçılar tarafından seslendiriliyordu zaten. Şarkıların söz yazarları da iş, ekmek ve özgürlük kavgasının tanınmış şairleriydi; umudu öğütlüyorlardı. Salondaki izleyiciler tarafında, koronun sözlerine katıldı izleyiciler. Şarkılar hep birlikte, olanca coşkuyla söylendi.
Kız Çocuğu, Madenciler, Seni Seviyorum, Dağlarına Bahar Gelmiş Memleketimin şarkıları izleyicilerle hep beraber söylendi. İyi iş yapılmıştı, konsere ilgi olağanüstüydü. Korodan güzel türküler seslendiren arkadaşlar da oldu. Bu arkadaşların söylediği türküler heyecanla izlendi.
Denizli KESK yönetimi başta olmak üzere arkadaşların hepsi olağanüstü çaba göstermiş. Yönetici Hâle hanımın çabası gözden kaçmıyordu. Yönetici yön veriyor, doğrultu gösteriyordu.
Koronun seslendirmesinde, zengin bir içerik vardı. Demokrasi, insanca yaşam, haklar, özgürlükler, mücadele, emekçilerden yana olma...gibi kavramlar konserin içeriğini oluşturuyordu. Konser boyunca izleyiciler canlıydı, dikkatler hiç eksilmedi. Bu konser, örgütlü emekçilerin neler yapabileceğinin canlı bir göstergesiydi. Onlar, 30 yıllık bir mücadelenin gürleyen sesiydi. Konser, “ Örgütlü bir halkı hiçbir kuvvet yenemez! “ belgisiyle sona erdi. İzleyiciler gülerek, konuşarak, iyi ki gelmişiz diyerek, memnuniyetle evlerine evlerine döndü.
Diğer Yazılar