HALKIN OĞLU NERUDA

Kızıl bayraklarını dolaştırıyordu halk,
onlarlaydım ben de
bastıkları taşta, gürültülü yürüyüşte
ve kavganın yeri göğü inleten şarkılarında.
Adım adım nasıl fethettiklerini gördüm.
Direniş tek yoldu onlar için,
lakin öncesinde her biri kendi köşelerinde
bir yıldızın kırık parçaları gibiydiler, dilsiz,
pırıltısız…
Pablo Neruda, aralarında Nâzım'ın da bulunduğu dünyanın en büyük şairlerinden. İşçi sınıfı başta olmak üzere diğer emekçi katmanların iş, ekmek ve özgürlük mücadelesi için yürüyenlerden neredeyse onu tanımayan yoktur. Sözleri, şiirleri ve konuşmaları ile Şili emekçi halkı başta olmak üzere tüm dünya halklarının ses bayrağı olmuştur. Dünyanın tüm bilinçli emekçileri onu okur, anlamaya çalışır.
Neruda demiryolu işçisi bir baba ve öğretmen bir annenin oğludur. Gerçek adı Ricarto Eliezer Neftali Reyes Basoolto'dur. Çek şair Jan Neruda anısına Pablo Neruda adını kullanarak şiirlerini yayınlamaya başladı. İlk şiirlerini 1917 yılında, yani 13 yaşında yazmaya başlayan Neruda, Santiago Üniversitesi Fransız Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. 1919 yılında ilk şiir kitabı olan ve kendisine büyük ün kazandıran Yirmi Aşk Şiiri ve Bir Umutsuz Şarkı'yı yayınladı.
1927- 1945 yılları arasında çeşitli ülkelerde Şili Büyükelçiliği yaptı. 1936 İspanya İç Savaşı'nda Cumhuriyetçilerin safında yer aldı. Bu dönemde yazdığı şiirlerini Kalbimde İspanya kitabında topladı. Cephede basılan bir kitap olması açısından oldukça önemlidir.
1945'de senatoya seçildi. Madencilerin grevde karşılaştıkları baskılara karşı çıktığı için 1948'den 1953'e kadar sürgün edildi. 1948'de Pablo Picasso ve Paul Robson'la birlikte Dünya Barış Ödülü'nü aldı. Ayrıca Nâzım Hikmet adına bir Barış Ödülü almış ve Nâzım için "Onun yanında biz, şair bile olamayız " demiştir.
Sürgünden yurduna döndükten ve Şili'de Allende iktidarının devrildiği Pinoşet darbesinden sonra, evinde gözaltına alındı. 1973 tarihinde dünya emekçilerinin bu büyük şairi hayata gözlerini yumdu.
Bizim ülkemizde de Neruda adı çok duyulur, bilinir. Özellikle emekçilerin iş, ekmek ve özgürlük yürüyüşünde, şiirleriyle onların yanı başında olur hep. Bunda Nâzım'la olan arkadaşlığı da etkilidir. İki büyük şair, biri dünyanın öteki ucunda, diğeri de Türkiye'de.
Neruda'nın ülkemizde bilinmesi ve tanınması çalışmalarını yine şairler başlattı. Benim bildiğim Neruda'nın şiirlerinin ilk çevirilerini Enver Gökçe yaptı. Yön Yayınları'ndan şiirlerinin Türkçe çevirilerini okumuştum. Şiirler güzel çevrilmiş, Neruda gerçek anlamda ete kemiğe bürünmüş. Çevirilerin bu kadar güzel olmasında Enver Gökçe'nin şairliğinin payı büyük. Başka şair ve çevirmenler de çevirmiş ama Enver Gökçe'nin çevirileri bambaşka. Bu başarıda yaşamlarının ve dünya görüşlerinin benzer olmasının payı var.
Hilmi Yavuz da Neruda'nın şiirlerini çevirdi; onun çevirileri de güzel. Daha sonra genç çevirmenler bu işe el attı. Bunlardan biri de şair çevirmen Erdal Alova; o da Neruda'nın şiir kitaplarından birkaç tanesini çevirdi. Onları da okudum çok başarılı ve güzel çeviriler olduklarını biliyorum. Alova'nın şair kimliği çevirileri daha da güçlendirdi.
Şairlerin duygu dünyasını bilmeden güzel çeviriler yapılamaz. Hem Türkçe'yi, hem de çeviri yapılan dili iyi bilmek gerekiyor. Çeviri yapılacak yabancı dilin deyimlerini, atasözlerini, deyişlerini, kültürel durumlarını iyi bilmek, çeviride başarıyı artırıyor. Neruda'dan yapılan çeviri kitaplardan biri de Evrensel Şarkı. 550 sayfalık dev bir Latin Amerika destanı. Neruda bu destanında Amerikan tarihini, bu anakaranın yağmalanışını çok güzel anlatmış. Şiirler okunurken su gibi akıp gidiyor.
Evrensel Şarkı'nın çevirmeni de şair Adnan Özer. Özer, üniversite yıllarında, Yazko Edebiyat Dergisi'nde şiirlerini yayınlardı. Dergideki şiirlerini severek ve beğenerek okurdum. Çıngırağın Ölümü adlı şiir kitabını okuduğumda tam anlamıyla çarpıldım. Adnan Özer ve arkadaşları şiir kuramları üzerine bildiriler de yayınlayarak, bu konuda ne kadar yetkin olduklarını gösterdiler.
Daha sonraki yıllarda Adnan Özer farklı çevirilere yöneldi. Düzyazı çeviriler de yaptı. Evrensel Şarkı'nın çevirisi bir çeviri başyapıtı olarak nitelenebilir. Güzel, akıcı, okurken hiç sıkılmayacağınız değerli bir çalışma. Şiir yabancı dile çevrilemez diyorlar ama Adnan Özer bu kanıyı tam anlamıyla boşa düşürmüş. İşte çeviri böyle yapılır dercesine Evrensel Şarkı okuyucuların önüne konmuş.
Neruda'nın böyle bir kitabının olduğunu biliyordum ama daha çeviren yoktu. 2020 yılında Adnan Özer bu çeviriyi bitirerek, nitelikli okuyucunun önüne getirdi. Evrensel Şarkı'yı okurken, sanki bizim şairlerden biri yazmış hissine kapılıyorsunuz. Bu doğallığı yakalayabilmek bir çeviri ustalığıdır. Adnan Özer, bu çeviri ustalığının üstesinden gelmiş. Gabriel Garcia Marquez'in deyimiyle, “Neruda, dokunduğu her şeyi şiire dönüştürmüş. "
Nâzım nasıl halkımızın değerli bir evlâdıysa, Neruda da Şili halkının değerli bir evlâdıdır. Onlar yapıtlarıyla, savaşsız sömürüsüz bir dünya özlemleriyle yaşıyorlar.
Diğer Yazılar