NİHAT DAYI

Nihat dayı, Yeşilova Güney köyünden yetişen, Gönen Öğretmen Okulu çıkışlı, saygın öğretmenlerden biriydi. Akrabalar arasında örnek alınacak insanlardandı. Rahmetli babam Nihat dayıyı çok severdi. Yaz tatillerinde Güney’e her gelişinde görüşür, konuşurduk. Nihat dayı geldiğinde, babasının evi dolar taşardı. Onu gördüğünde insanlar mutlu olur, sevinirdi. O sevinci hemen konukların yüzlerinden anlardınız.

O’nu hep gülen yüzüyle tanıdım. Bizim akrabalar içinde Güney’den başka yerlere açılan bir pencere gibiydi. Güney köyünün dışında neler olup bittiğini, oralarda nasıl yaşandığını, okumuş yazmış, mekân değiştirmiş insanlardan öğrenirdik. Onlar bulundukları yeri anlatır, bulundukları yerin üretim şekillerinden bahsederlerdi. Nihat dayı, Nazilli’nin Aslanlı köyünde uzun yıllar çalıştı. O uzun yıllar O’nu neredeyse oralı yapmıştı.

Bir ara hatırlıyorum, Mevlit abiyle Aslanlı köyüne ziyaret etmiştik. Yine O’nun değişmeyen güler yüzüyle karşılaştık. Güler yüz, insana hep çekici gelir, güven verir. Aslanlı köyünü ziyaret etmek, benim için yeni bir durumdu. Böylelikle Nihat dayıyı bulunduğu, çalıştığı ortamda da tanımış olduk. Yanılmıyorsam liseden önceki zamanlardaydı bu ziyaret. Ziyaretimiz Nihat dayıları sevindirdi; bizi güzel karşıladılar. Nihat dayıları örnek alarak öğretmenlik mesleğini seçtim. İlkokulda hep içimden öğretmen olmak geçiyordu.

Nazilli Öğretmen Lisesi’nde okurken onu daha çok görme olanağı doğdu. Mevlit abi Nazilli’de terziydi; onun dükkanına gelirlerdi. Orada konuşur, söyleşirdik. Konuşmalarımız hâl hatır sorma, bildiklerimiz, dersler konusu çerçevesinde geçerdi. Babamı anamı sorması, beni sevindirir, mutlu ederdi. Benim gözlemlerime göre davranışlarında hep bir incelik vardı. İlkokul yıllarında köye geldiğinde ona matematik problemleri çözdürdüğüm oldu. Nihat dayının köy ziyareti akrabalar arasında hep bir sevinç kaynağı olmuştur. O’nun adımızla seslenmesi, nasılsınız demesi bile biz çocukların sevincine sevinç katardı.

Nihat dayı harman zamanında köye geldiğinde, harmanda çalıştığını hatırlıyorum. Bunlar sap çekme, harman dövme, harman savurma...gibi işlerdi. Çatalıyla, dirgeniyle, yabasıyla o da işe koyulurdu. Köyle bağlantılarını hep sürdürdü. O, biz çocuklara okuyun, kendinizi kurtarın, derdi. O zamanlar okumanın getirisi yüksekti. Yoksullar için de okuma ön sıralardaydı. Babalar çalışkan çocukları için “ ceketimi satar yine okuturum.” Derlerdi. Bu söz çocukları için özveri anlamına geliyordu. Büyük bir tutkuyla isterlerdi çocuklarının okumasını. Akrabalar da böyle çocuklara destek olurdu. Nihat dayı gibi Güney’de büyümüş ve yetişmiş öğretmenler okuduğumuz yıllarda bize hep örnek oldular.  Zaten o zamanlar okumuş yazmış, yetişkin insan sayısı çok fazla değildi. Onları yakından tanımak bizim için bir şans oldu.

Cumhuriyet’in yetiştirdiği öğretmenler unutulmaz. Onlar “ fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür “ kuşaklar yetiştirdi. Arada bir Nihat dayıyla telefon aracılığıyla görüşürdük. Bu görüşmeler onu mutlu ederdi; bu sefer tam arayacağım sırada aramızdan ayrıldığı haberi geldi. Bizim için ve hısım akrabalarımız için acı bir kayıp. Ben sadece bir dayı değil, değerli bir öğretmenimi kaybettim. Değerli öğretmen eşi Yıldız Balay’a, sevgili kızları Demet’e başsağlığı, akraba ve dostlara sabırlar dileriz. Güzel anılarda yaşayacak, ışıklarda uyusun...  

Diğer Yazılar