OKUMAYI VE YAZMAYI SEVEN KIVANÇ'A MEKTUP
Sevgili Kıvanç,
Yazmış olduğun üç öykünü de okudum. Her üçü de birbirinden güzel. Bulduğun öykü kahramanlarının adları da alışılmışın dışında. Örneğin Poyraz ne güzel bir ad. Köylüler kuzeyden esen yele Poyraz derler. Senin yaşlarındayken biz, harmanları poyraz yeliyle savurur, tanelerinden ayırırdık.
Yıldızlarda Dolaşan Çocuk, senin hayal dünyanın sonucu ortaya çıkmış bir öykü. Geniş bir hayal dünyan var; yeryüzünün dışında, insanları başka yıldızlarda dolaştırıyorsun. Bunu ancak senin gibi dijital yeterliliği olanlar düşünebilir.
Hayvanat Bahçesi, Poyraz Okula Dönüyor da öyle; kendi kafanda olanları, güzel bir şekilde anlatabilmenden kaynaklanıyor. Poyraz'ı ne güzel anlatmışsın; çünkü o da senin gibi okula gidip geliyor. İnsan ancak en iyi bildiği konuları anlatabilir. Sende iyi bildiğin bir konuyu anlatma becerisini göstermişsin.
Günümüzde görsellik yazıların tamamlayanı. Resimler de konuya uygun şekilde yapılmış. Resimlerin hepsinde içindeki büyülü dünya yansımış. Artık konuların resimlerle de daha iyi anlatılabileceğini göstermişsin. Bunlar okumakla, düşünmekle, iyi gözlemle kâğıda yansıyacak şeyler.
Hep kendin yazmaya çalış; başkalarının doğrularından, senin yazdıkların daha iyi. Senin yaşlarındayken öğretmen bize bir yazma ödevi vermişti. Bir günlük yazma süresi vardı; konu da şuydu:
Robinson Kruze gibi ıssız bir adada tek başınıza kalsanız, yaşamınızı nasıl sürdürürsünüz?
Allah!.. Ne zor bir konu. O zamana kadar ben büyük su olarak köyümüzün altından geçen Koca Öz'den başka su görmemiştim. Koca Öz, bana çok büyük bir akarsu gibi görünüyordu. Bir düşün sizinle bizim aramızdaki farkı? Siz büyük denizlerin bulunduğu bir kentte yaşadınız. Deniz size hiç bilinmeyen bir şey gibi gelmez. Denizle iç içe, denizin yanı başında yaşadınız. Televizyondan, bilgisayardan ve başka kaynaklardan okyanusları bile gördünüz; bunlar size hiç yabancı gelmiyor.
Demem o ki, siz daha şanslısınız. Bana verilen bir yazma konusunu Acıpayam Lisesi'nde okuyan Kemal abiye yazdırdım. Sıra bana gelince öğretmen, “Oku bakalım Mehmet” dedi. Arkasından güzel olmuş da, kime yazdırdın sorusunu ekledi, “Bundan sonra ödevlerini kendin yap” dedi. İşte o zaman başımdan kaynar sular döküldü. Eksik olabilir, hatalı olabilir ama kendin yazman çok daha iyidir. O günden sonra ödevlerimi hep kendim yaptım.
Okumayı yazmayı erken söktüğümden, komşuların askerde olan oğullarına annelerinden dinlediklerimi mektup olarak yazardım. Yaza yaza kendini buluyorsun, yazmayı da öğreniyorsun. Yazma ve resim yapma çalışmalarını aksatmadan sürdür. Bir ödev gibi değil, içinden geldiği gibi yaz.
Resimlerin de yazıların kadar güzel. Serbest zamanlarını yazı yazmanın yanı sıra, resim yaparak geçirmen olağanüstü. Her insanın bir hobisi olmalıdır.
Görüyorsun hobisi olmayanların çok canı sıkılıyor. Kitap okuma, resim yapma, senin yaptığın gibi öykü yazma, bir müzik aleti çalma gibi uğraşları olmadı mı insanın canı çok sıkılır.
Serbest zamanlarınızı iyi kullanarak, zamanınızı verimli hâle getirebilirsiniz. Hadi bakalım kolay gelsin, serbest zamanı değerlendirme işini içinden gelerek daha keyifli hâle getirmek senin elinde.
İyi yazı yazmanın yolu, yazdığından daha çok okumayı gerektirir. Çocuk edebiyatı çok zengin, yazarlarımız çocukların beğenisini kazanan güzel kitaplar yazıyor. Kitapçılarda her yaşa uygun kitaplar bulunabiliyor.
Muzaffer İzgü'nün Anneannem Dizileri, çocukların çok hoşuna gidiyor. Okurken gülmekten kırılıyorlar. Salt güldürmüyor bu kitaplar; insanın akıllı, düşünceli ve bilimsel bakış açısı da kazanmasını sağlıyor. Belki okumuşsunuzdur; Muzaffer İzgü'nün Ökkeş Dizisi de var, çocuklar için hazırlanmış. Biliyorsun Sevim Ak'ın da çocuklar için hazırlanmış güzel kitapları var.
Sevgili Kıvanç, başladığın yazma ve resim çalışmalarında ilgiyi hiç azaltmaman önemli. Gözlerinden öper, bu ilginin hiç azalmadan sürmesini dilerim.
Diğer Yazılar




