SANAT VE AYDINLIK

İnsanların eğitilmesinde, yaşama hazırlanmasında sanatın etkisi büyüktür. Boş zamanlarımızı bu tür çalışmalarla doldurup yaşamımızı tekdüzelikten kurtarabiliriz. İnsanın güzel hazlarla dolarak ruhunu inceltmesi, diğer insanlarla ilişkilerde kolaylıklar sağlar; günlük hayatın sıkıntılarından biraz olsun kurtulmamızda etkili olur. Sanata olan ilgi yaşama sevincini artırır; doğal yaşama, olaylara ve insanlara daha geniş bir pencereden bakmamızı sağlar. Her şeye katı, sert, esneklikten yoksun bir bakış açısı, bizi kırılganlığa götürür. Yaşamı tüm renkleriyle kavrayarak anlamaya çalışmalıyız.

İnsanlığın varoluşundan beri taşıya geldiğimiz güzel duyuları yitirmemeli, daha da geliştirmeliyiz. İyilik, doğruluk, haklılık ve insanca yaşama isteği...gibi kavramlar hiç gündemimizden düşmemeli. Bu kavramlar yaşamımıza daha bir anlam katmakta, sevincimizi artırmaktadır. Sanatın verdiği incelikten yoksun bir insan kaba saba, yontulmamış bir ağaç gibi kalmaktadır. Adeta dar ve kısır bir bakış yaşamımıza egemen olmaktadır. Ufuksuz kalan insan, sanatın güzelliklerinden yoksun kalarak, zaten sıkıntı içinde geçen yaşamımızı, daha da çekilmez duruma getirmektedir. Yaşamın zorlukları tüm azametiyle üzerimize çökmüşken, sanatın yaratıcı, iyimser, umutlu ve dönüştürücü etkisinden uzak kalamayız.

Yığınla insan sanatın verdiği güzel duyulardan habersiz yaşamaktadır. Sanat yapıtlarının verdiği tatlardan uzak kalmak, ne büyük talihsizlik! Sanat zevkinden yoksun yaşamak, sanatla uzaktan yakından ilgilenmemek aşksız yaşamak gibi bir şeydir. Bu aşksız insanlar yaşamı sadece yemek, içmek, uyumak ve üremek olarak anlamaktadır. Oysa yaşamın bundan başka anlamları da olmalı.

1980’den sonra insanların büyük çoğunluğu kültürel yozlaşmayla birlikte, sanatın uzağına düştü. Sanat hali vakti yerinde, işini yürüten bir avuç insanın zevklerine hitap eder oldu. Sanatın ve sanatçıların hedefi, koyu bir sis perdesi altında yaşayan büyük insanlığı mercek altına alıp, bu insanların kendileriyle yüzleşmesini sağlamak olmalı. Bu geniş kesimlere sanat ve kültürü götürmek, kültürle buluşturmak amacı da hedeflenmeli. 

Yaşanan durum bunun çok gerisinde, ancak olanakları olan sanatın verdiği hazlardan yararlanabilmekte. İnsanların çoğunun yaşamındaki bu boşluk, onların eğreti bir yaşam sürdürmelerini, yaşamın çekilmezliğini daha da artırıyor. Sanat yaşama olan bağlılığımızı artırmakta, incelmiş bir ruha, sağlam bir kafa yapısına, ancak sanatın imbiğinden geçerek ulaşabilmekteyiz.

Sanatın uzağında yaşamak, yalnız bizim ülkemizde değil, tüm dünyada insanların çoğunluğu böyle bir seyir izlemektedir. Sanatın fenerinin aydınlatmadığı insanlar, tüm umutları tükenmiş olarak, ortalıkta dolaşıp durmaktadır. Bu nedenle insanların çoğunluğu sürü psikolojisiyle hareket ediyor. Birey olamamanın verdiği sancıları, hep birlikte çekmekteyiz. Sanatsal ve kültürel olarak gelişmiş bireyler, toplumsal gelişmenin yönünü belirlemede etkili olabilir; iyi, doğru, güzel ve haklı olanın yanında yer alabilir. Günümüz dünyasında, insanların önündeki temel sorun, “ olmak, ya da olmamak “ sorunudur.

Birçok insan, sanatın gerekliliğine bile inanmamakta. Sanatın ışığından yoksun olarak yaşama tutunabileceğini sanmakta, dünya ile ilişkisini sadece televizyonla kurmaktadır. Bu yeterli değildir, birçok kaynaktan yararlanma ihtiyacı doğuyor. Bu edindiğimiz bilgileri süzerek doğrulara ulaşabiliriz. Oysa ülkemiz, sanatın her alanında çok yetenekli insanlar yetiştirmiştir. Bunların yapıtlarını tanımak, onlardan yararlanmak, kültürel yaşamımıza canlılık katacaktır. Bir Nâzım Hikmet’i, bir Aziz Nesin’i, Orhan Kemal’i, bir Yaşar Kemal’i, bir Kemal Tahir’i, bir Fakir Baykurt’u... tanımadan bu dünyadan göçüp gitmek ne büyük eksiklik! Genç kuşaklar Halikarnas Balıkçısı, Sabahattin Ali, Reşat Nuri, Sait Faik, Orhan Veli, Melih Cevdet, Bekir Yıldız...gibi usta edebiyatçıları bile tanımamaktadır. Bu durum sanat sevgisi ile yoğrulmuş insanlara hüzün veriyor. Ülkemizde ulusal ve uluslararası değerde, yüz akımız sanat insanları yetişmiş, bizi onurla temsil etmektedir. Sanat yapıtlarından yararlanmak, onların ışığını hep içimizde hissetmek, vazgeçemeyeceğimiz bir özlem olmalı.

Sanat insanın donuk yaşamına bir canlılık getirir, renklendirir, yaşamımız bin bir çiçekli bir bahçeye dönüşür. Bu sanat bahçesini iyi işleyelim, yeşermesine bizim de küçük bir katkımız olsun. İnanın yaşamımız daha güzel, daha anlamlı olacaktır. Sanatın aydınlığında yıkanalım, kirlerimizden arınalım, hep birlikte güzelliklere yelken açalım!...

Diğer Yazılar