SİVAS 93

28 Mayıs 2008 Çarşamba gecesi Denizli Kültür Merkezi’nde “Sivas 93“ adlı bir oyun izledik. Bu oyun bence Denizli’de 2008 yılının büyük bir sanat olayı olarak anılacaktır. 1993 yılında, otuz üç aydının diri diri yakılarak öldürülmesi unutulmamalı, tam tersine Anadolu insanının belleğine kazınmalıdır. Sivas Yangını, aslında bu ülkenin aydınlık kafalı insanlarına bir gözdağıdır. Yürürlükteki egemen sistem, birbirinden değerli aydın insanların yanışına göz yumdu. “ Demokrasi “ diye diye insanları kandıranlar, isteselerdi bu vahşeti engelleyebilirlerdi. Yaşananlar egemenlerin sözlerinin ne kadar kandırmaca olduğu, demokrasiyi sadece kendileri için istedikleri ortaya çıktı.

Kendisini çağından, toplumundan sorumlu hisseden sanatçılar böyle bir oyun hazırlamakla ne kadar doğru davrandıklarının bilinciyle, izleyicilerin de nabzını ellerinde tutmuşlardır. Bu büyük bir başarıdır. Oyun süresince heyecan doruğa ulaşmış, dikkatler uyanık tutulmuştur. Yükselen heyecan izleyicilerin bilinçli öfkelerini de açığa çıkarmıştır. Oyunu izlerken o yangını yaşıyorsunuz ve düşünme süreci aralıksız devam ediyor. İnsanları düşündüren bu oyun vicdanları daima uyanık tutuyor. İnsanlar oyunu izlerken tek yürek olmuş, bilinçler beyinlerde yeniden alevlenmiştir. Oyunda insanın insana zulmü âdeta göklere yükselmiş, yakılan aydınlarımızı unutmama düşüncesi yüreklere kazınmıştır. “Sivas 93” oyunu bunu başarmıştır diyebilirim.

Aslında bu oyun, üzerine ölü toprağı serpilmişçesine sessizliğe bürünmüş insanlarımızı, silkelemek ve kendine getirme isteğinden doğmuştur; düşünmemizi istemektedir: düşünmeden yaşamanın olanaksızlığını söylemektedir, düşünceyi ortadan kaldırırsak başımıza nasıl felaketlerin gelebileceğini anlatmaktadır. Dinci gericiliğin ne kadar insanlık düşmanı olduğu, insanım diyenlere hatırlatılmaktadır. Yaşananlar egemen sınıfın gözetiminde gelişiyor. Bu tehlikeli gidişe dur, denmelidir. Gelişmeler karşısında ülkemiz ilerici insanları aymazlıktan kurtulup uyanık olmalıdır. Oyunda gösterildiği gibi çağdaş yaşama biçiminin, yüzlerce yıldır verilen özgürlük ve demokrasi mücadelesinin hedefe konulduğu görülüyor. Karanlığa karşı aydınlığın hakim olması, daha güzel bir dünyanın kurulması, eleştirel aklın uyanık tutulması için demokrasi ve özgürlük düşmanlarının yaptıkları kötülükler unutulmamalı, unutturulmamalıdır.

Bildiğim kadarıyla, Denizli böyle bir sanat olayını çok yaşadı denilemez. Bin kişilik salon, tıklım tıklım doluydu. Çoğu insanın da, bilet bulamadığını duyduk. Oyun bitiminde insanlar konuşuyorlar... “ İyi ki gelmişim, gelmeseydim ne çok şey kaybettiğimin farkında olmayacaktım” diyenler oldu. “ Aslolan insandır, önemli olan ona ulaşabilmektir “ diyorsanız, işte bu oyun sizi o amaca ulaştırabilecek araçtır, diyebilirim. Sanatın özünde muhalif olmak vardır.  Oyun içeriğiyle muhalif tavrını ortaya koymuş, yakılanların ezilenlerin, mağdurların sesi olmuştur.

Oyunun Denizlili sanatseverlere sunulmasında Eğitim – Sen ve Hacı Bektaşi Veli Derneği’nin çabaları unutulamaz. Eğitim – Sen , bu işi sıkı tutup, ciddiye alarak özlenen örgütlü çalışmasını yürüttü. Bu türden kültürel etkinliklerin insanların bilinçlenmesinde, egemen sistemin yabancılaştırmasından kurtulmasında ne kadar etkili olduğu unutulmamalı.

Oyunun etkili olmasında konusunun yanında, Genco Erkal ve ekibinin başarısı yadsınamaz. Genco Erkal tiyatromuza uzun yıllar emek vermiş bir sanatçıdır. Zaten o ve arkadaşları büyüklüğünü oyun boyunca gösterdi. Özet olarak “ Dostlar Tiyatrosu “ çok güzel ve uyumlu bir ekip oluşturmuş. Biz izleyiciler de oyun süresince büyülenmişçesine onları izledik.

Sivas Yangını görüntülerini izlerken öfkeleniyorsunuz, tepkileriniz açığa çıkıyor. Vahşet görüntülerinin yoğun çabalar sonucunda hazırlandığı belli oluyor. Birçok insanın emeği, çabası ve desteği ile hazırlanmış bu oyun bir çığlık, surata inen bir şamar etkisi yarattı. Dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say‘ın müziği de çok etkileyiciydi. Müziğin ritminde, iniş çıkışlarda kalp atışlarımızın sesini duyduk hepimiz. Eminim ki bu oyunun etkisi genişleyerek, daha fazla insanın kafasında ışıltılar yaratacak ve bu ışıltı gittikçe daha fazla insanın düşüncesini aydınlatacaktır.

Denizli’nin aydın demokratik kamuoyu, bu ışıltının etkisinden kolay kolay kurtulamayacaktır.

Not: 2008’de yazdığım bu yazının hâlâ güncelliğini koruduğunu düşünüyorum. Bu arada aramızdan ayrılan Genco Erkal’ı da saygıyla anıyoruz...

Diğer Yazılar