ÖNCE SELAM SONRA KELAM

Merhaba değerli okurlarım, selamla yazıma başlıyorum. Merhaba ile başladım, çünkü bu da bir selamlama lafzı.

Peki selam ve selamlama kelimeleri ne anlama geliyor? İnsanların karşılaştıklarında birbirlerine sağlık ve esenlik dilemeleri anlamına gelen "selam" kelimesinden, Türkçede yapım ekiyle selamlamak, selamlaşmak fiilleri türetilmiş. Etimolojik ya da filolojik bir yazı yazma niyetinde değilim, selamı semantik olarak kısaca ele alacağım.

Türkçemizdeki "selamlaşma"nın kökü olan "selam", Arapçadan dilimize geçen bir kelime. Kelimenin aslından ziyade dilde kullanımına bakmak gerekiyor. Her dilde olduğu gibi Türkçemizde de pek çok yabancı kökenli kelime bulunmakta. Birbirleriyle komşuluğu veya etkileşimi olan, dini ya da kültürel yakınlıkları bulunan milletlerin lisanlarında kelime alışverişi her zaman olmuştur. Başka dillerden geçen kelimeler, bazen telaffuz ve anlam bakımından da farklılıklara uğrayabilmektedir. İspanyolcada 4 bin, Portekizcede bin, İngilizcede 900, Fransızcada 700 Arapça kökenli kelime olduğu ve günlük dilde kullanıldığı bilinmektedir. Maltacanın yüzde 40'ını Arapça kelimeler oluşturmaktadır.

Yazıma "Önce selam sonra kelam" diye başlamıştım. Selam kelimesini ele almaya devam edelim, kelamı ve kalemi nasip olursa sonraki yazılarıma bırakayım. Arapça "Sin, Lam, Mim" kökünden gelen Türkçemizde kullandığımız pek çok kelime bulunmaktadır. Selam, Selim, Salim, Selman, Selamet, Eslim, Eslem, İslam, Müslim, Müslüman, Müsellim, Teslim, Teslimat vb. pek çok kelimenin aslı, S-L-M kökünden geliyor. Tabii burada kelimelerin kökü derken, Türkçede köke yapılan ekleme sonucu kelime türetilmesi ile Arapçadaki ekleme aynı değil. Arapçada kelime türemesi harf ziyadesi ile gerçekleşmekte.

Selam kelimesine dönersek; Arapça s-l-m kökünden gelen bu kelime, bir kişinin karşısındaki ile iletişim kurmaya başlamasının ilk adımıdır. Selamlama lafzı ve şekli, ülkelere ve bölgelere göre değişmektedir. Selam kelimesinin anlamı; sağlık, selamet, barış, güven, huzur manalarına gelmektedir. Sözlü kalıpların yanı sıra el sallama, baş eğme, gülümseme, göz kırpma gibi jest ve mimiklerle de selamlaşma yapılabilmektedir. Selam verilirken muhataba barış, güven, esenlik ve huzur içinde olması temenni edilir. İnsanlar arasında dostluk, sevgi ve barışı tesis gayesiyle söylenen ve insanların kalplerinin birbirine ısındırılması açısından büyük önem taşıyan selam; hakkında araştırmalar yapılmış, kitaplar yazılmış geniş bir konudur.

İnsanlar birbirleriyle karşılaştıklarında iletişimi sağlamak için konuşmaya başlamadan önce selam verirler. Barış ve esenlik temennisi ile muhatabına iyi dileklerde bulunan insanoğlu, karşısındakine sevgisini izhar eder. İki tarafın birbirine zarar vermemesini, barış ve güven içinde olmalarını amaçlayan selam, felaketlerden korunma anlamı taşımaktadır. Arapça silm kökünden selime/yeslemü/selāmen ve selāmeten şeklinde fiil kalıbı bulunan selam, Türkçeye "barış" şeklinde çevrilebilmektedir. "İslam" sözcüğü de aynı kökten türemiş bir kelime olup kurtuluşa ermek, teslim olmak, barış yapmak" anlamlarına gelmektedir.

İbranicedeki "şalom" ile Arapçadaki "selam" kelimesi aynı anlama gelip, ortak kökenleri Sami dil grubuna Sümerceden geçtiği, etimologlarca ifade edilmektedir. Kelimelerin kökenine bakıldığında dillerin birbirlerinden etkilendiği ve diller arası kelime geçişi olduğu görülüyor. Türkçemiz de birçok dilden farklı kelimeleri bünyesinde barındırıyor. Dilimizde yaygın olarak kullanılan pek çok selamlama ifadeleri var. Bunların en çok kullanılanlarını "merhaba, selam, selamün aleyküm, günaydın, iyi sabahlar/hayırlı sabahlar, iyi günler/hayırlı günler, hoş geldiniz, Allah'a ısmarladık, Allah'a emanet ol, hoşça kal, esen kal/esenlikler dilerim, görüşmek üzere/görüşürüz/eyvallah, kendine iyi bak, güle güle, elveda" şeklinde sıralayabiliriz.

"Merhaba" kelimesi de Arapça rahaba "ferah ve geniş idi, rahat etti" fiilinin yapıldığı yeri - zamanı anlatan mastardır. Genişlik, bolluk anlamındaki ruhb kِökünden gelen "merhaba", "burada dostluk bulacaksın, kendini rahat hisset" anlamında bir selamlama ifadesi olup, muhataba "Allah sana bolluk ve rahatlık, huzur ve afiyet versin" manasında dua içermektedir. "Selamün aleyküm" lazfı da 'selam üzerinize olsun' demektir. 'Allah sizi her türlü kaza ve belâdan korusun' anlamında karşıdaki kişiye iyi dilekte bulunup dua edilmektedir. Selam vermenin sünnet, almanın farz olduğu inancımızda selam verildiği zaman ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verilmesi emredilmektedir.

Dilden dile ve kültürden kültüre değişen sِözlü ve fiili selamlaşma biçimleri bulunmaktadır. Beden diliyle selam verme şekillerinden en yaygın olanları el, yüz, dudak, alın öpme, kucaklaşma, sarılma, tokalaşma, başı hafifçe öne eğme, el kaldırma ve sallama, avuçları birbirine yapıştırarak göğüs hizasında kavuşturma, ayakları birleştirme, şapka çıkarma, dizleri biraz bükerek öne eğilme ve yere kapanmadır. Burunları birbirine değdirerek selamlaşmanın yanı sıra yere çömelme veya yüzükoyun yere kapanma, ağlayarak veya ağlama taklidi yaparak selamlaşma da rastlanan davranışlardır. 

Selam verenin alana göre daha hayırlı olacağı belirtilmiştir. Bir yere girildiğinde veya oradan ayrıldığına selam vermek gerekir. Küçük olanın büyüğe, az olan grubun çok olanlara, yürüyenin oturana, araç üzerinde bulunanın yaya olana selam vermesi adaptandır. Selam, saygı da ifade eder. Selam vererek karşıdaki kişiye saygı duyulduğu gibi verilen selamı da almak gerekir, duymazlıktan gelmek hoş karşılanmaz. Selam ve muhabetle. Esen kalın.

Diğer Yazılar