CUMHURİYET DÖNEMİNDE İNSAN YETİŞTİRME DÜZENİMİZ

Geçen yazımda Selçuklu ve Osmanlı Döneminin eğitim kurumları ve eğitim sistemini ele almıştım. Bu yazımda ise Cumhuriyet Dönemindeki eğitim-öğretim ve insan yetiştirme düzenimizle ilgili tespitlerimi aktaracağım.

Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda okuma yazama oranı yüzde 6 idi. Halkın yüzde 85’ i köylerde yaşıyor, 40 bin köyün 35 bininde okul yoktu. Kurtuluş Savaşında misyoner okullarının yarattığı sorunlar düşünülerek ilk iş Tevhidi Tedrisat Yasası (Eğitim –Öğretim Birliği) çıkarıldı ve buna ilave olarak, ilköğretim zorunlu hale getirildi. Kız ve erkek öğrencilerin birlikte okuması uygun görüldü.

ABD’li Prof. Dr. John Dewey, Alman Prof. Dr. Albert Kühne gibi uzman kişiler getirilerek hazırlanan raporlar doğrultusunda eğitim öğretim yeniden şekillendirildi. Dewey, uzman bir kadro yetiştirilmesinin önemini, Kühne mesleki eğitim öğretime önem verilmesi, yeni meslek okullarının açılmasını vurguladılar. Bu görüşler doğrultusunda mesleki eğitim için yurt dışına öğrenci ve öğretmen gönderilmesi üzerinde duruldu.

OKUMA YAZMA SEFERBERLİĞİ BAŞLATILDI

Halk Mektepleri, Halkevleri açılarak okuma yazma oranının artırılması seferberliği başlatıldı. Bu dönemde Atatürk’ten sonra emeği en çok geçen ve Türk Milli Eğitimine damgasını vuran kişi Maarif Vekili Mustafa Necati oldu. Tevhidi-i Tedrisat Kanunu’ nu uygulayarak misyoner okullarının çoğunu kapattı. Yayınladığı yönetmenlik ve genelgelerle Türk Milli Eğitimine yön verdi. 1 Kasım 1928’de Harf Devrimi’nin kabulü ile okuma yazma kolaylaştırıldı. Türkçeyi kolay ve doğru öğretmek, dilimizde lehçe farklılıklarını ortadan kaldırmak bu devrimin eseridir. (Osmanlıcanın yüzde 13’ ü Türkçedir. Osmanlıcada 18 çeşit yazı türü vardır. Osmanlı İmparatorluğu’nun hiçbir eyaletinde tek dil konuşulmamaktaydı. Arapça, Türkçe, Rumca, Ermenice, Lazca, Kürtçe dilleri kullanılmaktaydı.)

Maarif Vekaletince Avrupa’ya tahsile gidecek gençlere sınav yapıldı. Darülfünun Emini Prof. Dr. İsmail Hakkı Baltacıoğlu başkanlığında kurulan jüri tarafından yapılan sınavla 22 kişi ilk grup olarak Fransa, Almanya, Belçika’ya gönderildi. İlk grupta Mahmut Cüda, Muhittin Sebati, Refik Epikman, Ulvi Cemal Erkin, Cemil Sena Ongun, Cezmi Rıfkı, Naci Ecer, Vildan Aşır Savaşır, Burhan Toprak, Ekrem Zeki Un, Osman Horasanlı, Sadi Irmak, Suat Hayrı Ürgüplü, Necip Fazıl Kısakürek, Cevad Dereli, Şeref Akdik, Ali Muhip Karsan, Namdır Rahmi, Necmi Bey yer almaktaydı. Giden öğrencilere Atatürk şöyle sesleniyordu; ’’ Sizi bir kıvılcım olarak gönderiyorum, volkan olarak dönmelisiniz.’’

AVRUPA’ YA ÖĞRENCİ GÖNDERME KURALLARI BELİRLENDİ

1929 yılında 1416 sayılı ecnebi memleketlere gönderilecek talebe hakkındaki kanun çıkartılarak, devlet dairelerinin, belediyelerin, ticaret odalarının, Sümerbank, MTA, SEKA, MKF, Şeker Fabrikaları, Çimento Fabrikaları, İktisadi Devlet Kurumları, Harp Okulları ile Avrupa’ya öğrenci gönderme kuralları belirlendi. Sınavlar ağırlıklı olarak İstanbul Üniversitesi, İstanbul Erkek lisesi, Vefa Lisesi, İTÜ, Ankara Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi, Maarif Vekaleti tarafından yapıldı. Kazananlardan taahhütname, sağlık raporları alınarak belli bir süre için yurt dışına gönderildi. Süreleri içinde eğitimlerini bitiremeyenler geri çağrıldı.

1932-1933 yıllarında Fransa’da 99, Almanya’da 97, Belçika’da 29, İsviçre’de16, İngiltere’de 9, İsveç’te 2, İtalya’da 41, Avusturya’da 1 öğrencimiz vardı. Bu öğrencilerin 59’u kız öğrenciydi. 2. Dünya Savaşına yakın öğrenciler geri çağrıldı. Bu süreçte bazı öğrenciler büyük sıkıntı çekti. Anılarında yaşadıkları sıkıntıları anlattılar. Savaş sonrası ağırlık ABD’ye verildi.

Avrupa’ya gönderilen bu gençler cumhuriyet hedeflerine ve kurumlarına öncülük etmiştir. Bunların tümünü yazmak mümkün değil ancak aşağıdakileri belirtmek isterim. Gönderilenlerin alanları dikkate alındığında Cumhuriyet kurucularının ne kadar ileri görüşlü olduğunu anmak ve anlatmak için önemlidir.  Afet İnan –Tarih, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu-Hukuk, Remziye Hisar–Kimya, Adnan Saygun- Besteci, Mahmut Cuda-Ressam, Enver Ziya Karal- Tarih, Sabahattin Eyuboğlu-Edebiyat, Samet Ağanoğlu-Hukuk, Ekrem Akurgan- Arkeolog, Nüzhet Gündoğan –Astronomi, Ali Rıza Berkem- Kimya, Cahit Sıtkı Tarancı-  Şair, Şeref Akdik –Ressam, Sabahattin Ali-Yazar, Sedat Alp –Hititolog (Atatürk İ-isteği), Necil Kasım-Besteci, Osman Çubukçu-Tıp, İhsan Ketin –Jeoloğ, Mustafa İnan- Mekanik, Jale İnan-Arkeolog, Rasim Darkot- Coğrafya, Kazim Çeçen-Su Mühendisi, Sabrı Esat Siyavuşgil-Şair, Şahap Kocatopçu- Petrol mühendisi, Mustafa Nusret Kürkçüoğlu-Fizik, Macit Gökberk- Felsefe, Oktay Aslanapa-Sanat tarihi, Nürit Arıcan –Tekstil Mühendisi, Kamil Şevki Mutlu – Patolog, Mahir Conova-Tiyatro,  Zühti  Müridoğlu-Heykeltraş, Adnan Şener-Kimya, Tarık Emiroğlu-Mimar, Sedat Ersoy-Makine Mühendisi, Seyfettin Saraçoğlu- Gemi İnşaat Mühendisi,  Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu- Sosyolog, Bedrettin Sarp-Maden Mühendisi, Turan Kural-Tekstil Mühendisi, Sait Akpınar-Fizik, 1928-1944 yılları arasında yurt dışına gönderildiler.

BAKANLARIN ÇALIŞMALARI

Bu yıllarda çok başarılı Milli Eğitim Bakanlarımız var.

MUSTAFA NECAYİ (1894-1929): Tevhidi Tedrisat Kanunu, Harf Devrimi, yurt dışına öğrenci gönderilmesi, Halk Mektepleri, Halk Evleri, Ankara Hukuk, Gazi Eğitim Enstitüsü onun eserleridir. Mecliste kurduğu şu cümle çok önemlidir: ‘’Türkiye’de herkesin milli, dünyevi, modern ve demokratik terbiye alması esastır.’’

HASAN ALİ YÜCEL (1897-1961): Maarif Şurasının toplanması, Köy Enstitülerin kurulması, Devlet Konservatuarının kurulması, dilin Türkçeleştirilmesi, Ankara Fen Fakültesinin kurulması, Ankara Tıp Fakültesinin kurulması, İstanbul Teknik Üniversitesinin kurulması, Üniversite Kanunu onun eseridir.

RAŞİT GALİP BEY (1893-1934): Öğrenci andının yazarlığı, Türk Dil Kurumu Başkanlığı, Anadolu Medeniyet Müzesinin tasarlanması, İstanbul Darülfünunun çağdaş İstanbul Üniversitesine dönüştürülmesi onun eseridir. Çok kısa süreli bir bakanlık yaptı (1932- 1933). İstifasının en büyük nedeni İstanbul Üniversitesi olaylarıdır.

ÜNİVERSİTE REFORMU

İstanbul Darülfünun, 1933 tarihinde 2252 sayılı kanun ile kapatıldı. Maarif Vekaletine bağlı İstanbul Üniversitesi haline dönüştürüldü. Üniversite reform sürecinde Nazi Almanya’sından kaçıp Türkiye’ ye gelen bilim adamları çok büyük katkılarda bulunmuştur. Büyük başarılara imza atılmıştır. Üniversite kütüphaneleri kendi alan yayınları ile geliştirilmiş, birçok asistan ve öğretim üyesinin yetiştirilmesine vesile olmuşlardır. Bu öğretim üyelerinin bazıları ABD ve kendi ülkesine dönmüş, çoğu ülkemizde kalarak öncü kurumların kurulmasında önderlik yapmışlardır.

Diğer Yazılar