AYNI GÜN 8 YERDE BİRDEN...

Denizli tüm tam anlamıyla yangına karşı sınav verdi. Orman bölge ekipleri, itfaiye erleri, belediyeler, STK'lar, gönüllüler; ellerinden gelen her şeyi ortaya koyarak aynı gün 8 farklı noktada çıkan yangınlara müdahale etti. 

Babadağ'da ormanlık alana yıldırım düştü, 22 saat sonra kontrol altına alındı. Çal'da çöp döküm alanında çıkan yangınla mücadele 11 saat sürdü. Muğla sınırında başlayan yangın Kale'ye sıçradı, mücadele 20 saati aştı. Aynı saatlerde Cankurtaran'da, Tavas'ta, Acıpayam'da, Honaz'da ve Kınıklı'da da farklı büyüklükte yangınlar başladı. İnsan canına zarar gelmedi ama yüzlerce hayvan yangında can verdi.

Her yangında olduğu gibi bu yangın sonrası da "Fıtratında yanmak olan bu çam ağaçlarında neden ısrar ediliyor?" sorusunun cevabını aradım. Türkiye'nin ormanlık alanlarının yüzde 65'ini oluşturan farklı türlerdeki çam ağaçları, özellikle yangına hassas bölgelerde büyük tehlike oluşturuyor. Adeta kıvılcıma bile gerek duymadan alev alan bu ağaçların evrimsel süreci yangınlara göre şekillenmiş. Çam ağacının kapalı kozalakları yangın anında sıcaklık belli bir dereceye ulaştığında açılarak içindeki tohumları döküyor. Böylelikle ilk yağmur sonrası çimlenme başlayarak yeni ormanın ilk temelleri atılıyor. Başka bir deyişle çam ormanları ortalama 100 yılda bir kendini yeniliyor.

İklim şartlarına uygun olarak görece hızlı büyüyen çam ağaçları, iğneli yapısı gereği suya pek ihtiyaç duymuyor ve kıraç arazilerde dahi kolaylıkla büyüyebiliyor. Bu uyumlu yapısı nedeniyle de sıkça tercih ediliyor. Ama başta da söylediğim gibi yanıcı reçinesinden ötürü çok hızlı alev alıyor. Halbuki neredeyse benzer iklim şartlarında yetişebilen akasya neredeyse yanmaz bir ağaç türü. "Neden ormanlarımızı buna çevirmiyoruz, en azından yanan yerlere diksek?" diye soracak olursanız akasyanın hem fidanı çama göre daha pahalı hem de ekonomik getirisi çam kadar değil. Maalesef ağaçlandırma politikası ekonomik verileri önceliğe alıyor. Örneğin Karadeniz bölgesinde yoğun nem nedeniyle çam ağaçları ufacık bir kıvılcımla yanmaya başlamıyor. O bölgelerde kalsın ama sıcaklığın yüksek olduğu Akdeniz ve Ege bölgesinde akasya ya da servi gibi ateşe dayanıklı ağaç türlerinin dikilmesi şart. 

"Meyve ağacı diksek ya?" diyenlere ise cevabım, "Sen hiç meyve ağacı yetiştirdin mi?" olur. Keza meyve ağaçları bolca su ve bakım gerektiriyor.

Sonuç olarak, özellikle son yıllarda yangınla mücadele becerimiz artmış olsa da orman yangınlarının temel nedenini olan aşırı yanıcı çam ağaçlarından vazgeçmemiz gerekiyor.

Diğer Yazılar