BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA

Dünya basını 2 gündür Galatasaray ve Fenerbahçe’nin Suudi Arabistan’daki maça çıkmamasını konuşuyor. İki ezeli rakibin Atatürk çizgisinde şartsız birleşmesi, Türkiye’deki milyonlar gibi benim de gözlerimi yaşarttı. Benim de ağzımdan “Helal olsun” sözleri döküldü…

Kuyruk acısı olan şımarık Suud’ların hadsizliğine karşı az bile yaptık. 

Bildiğiniz gibi Suudi Arabistan, Suud Ailesi’nin fertleri tarafından mutlak monarşi sistemiyle yönetiliyor. Aileye mensup 15-20 bin kişi var ve krala yani Selman bin Abdülaziz’e yakınlık derecelerine göre imtiyazları artıyor. Ama Suudi Arabistan’ı yaklaşık 2 bin Suud yönetiyor diyebiliriz. Bu arada ülkenin nüfusu da 34 milyona yakın. Daha net konuşmak gerekirse 34 milyon kişi, 20 bin Suud’un rahatı için çalışıyor.

Suudi Arabistan, parayla çağdaşlığın eşgüdümlü olmadığının, işin zihniyette bittiğinin en somut göstergesi bence. Sonradan görmeliğin ülke çapında vücut bulmuş hali. Keza Suudi Arabistan henüz 70-80 yıllık bir ülke ve 45-50 yıldır petrol zengini. Dünya öyle ya da böyle petrol kullanmayı bıraktığında dımdızlak ortada kalmamak için turizme ve spora yatırım yapıyorlar. Yok dünya kupası yok yıldız transferler, yok palmiye adası falan hep bunun için.

Kadınların otomobil kullanmalarına bile daha yeni izin verilen ülkede azınlık olmak, köle olmakla aynı anlama geliyor. Örneğin bir Türk olarak bankada sırada bekliyorsunuz diyelim, bir Arap kimseye hesap vermeden gözünün içine baka baka en öne geçebiliyor. Zaten Suudi Arabistan’da azınlık olarak yaşamak istiyorsan, köle olmayı kabul etmişsin demektir.

Diplerinde güncel dünyanın en büyük dramı yaşanırken kıllarını bile kıpırdatmayan bu dingiller değil mi!

Diğer Yazılar