BİR BELEDİYE BAŞKANI NE ZAMAN GERÇEKTEN BAŞKAN OLUR?
Mesleğim icabı bugüne kadar çok sayıda belediye başkan adayı ve başkanla çalıştım. Gerek seçim süreçleri gerekse başkanlık süreçlerine birinci elden tanık ve müdahil oldum.
Bu gözler hüngür hüngür ağlayanı da gördü, sinir krizine girip kapı pencere tekmeleyeni de…
Yeni belediye başkanları genel olarak ilk 3 yılın nasıl geçtiğini anlayamıyorlar. Tabiri caizse sudan çıkmış balık gibi oluyorlar. 3 yıl, seçim sürecinde bol keseden verdiği sözlerin altında ezilmekle, imkansız vaatlerin olamayacağını anlamakla, parti-belediye dengesini kurmaya çalışmakla geçiyor. Ayrıca bu süreçte, belediyedeki tüm kontrol elinde olsun, yapılan her iş kendisine sorulsun istiyorlar. Hâliyle bu başkan adına son derece yorucu ve stresi yüksek bir iş haline geliyor. Hızla çözülebilecek küçücük işler bile başkanın onayını bekler hale geliyor, işler aksıyor, personel sürekli azarlanıyor.
3. yılın sonunda ise başkana bir haller oluyor. Yakın ekibi “Başkanım başkanım, en iyisini sen bilirsin başkanım, elbette başkanım, çok yaşa başkanım” diye diye çevresine, aşılması güç bir duvar örüyor. Başkanı kibir basıyor, ego tavan yapıyor. Eee bir de seçim yaklaşınca, başkanın içindeki kibir, şizofren bir canavar doğuruyor. “Bana komplo kuruyorlar, herkes kaybetmemi istiyor, hata yapmamı bekliyorlar. Personelin içinde hainler var… ” psikolojisi içine giriyor.
Gerçekten yazık ya.
Bu anlattıklarımı bir çocuğun büyüme evresi gibi düşünün. Hani ergenlik vs. hemen her çocukta benzer gelişir ya, onun gibi…
Seçim bitip de başkan tekrar kazanmışsa, işte o an gerçek belediye başkanlığı devri başlıyor. Koltuğundan kalkıyor, çevresindeki duvarı yıkıyor, Başkan artık her işe karışmanın, her şeyi kontrol altında tutmaya çalışmanın yanlış olduğunu anlıyor. Ekibine, yani yardımcılarına, daire müdürlerine, birim amirlerine güvenmeyi öğreniyor. Halkın içine karışmaya, belediyeyi ve kendini onların gözüyle görmeye çalışıyor. Vatandaşın deli gibi çalışan belediye başkanı değil, samimi, doğal, kararlı birini istediklerini anlıyor. Ve en önemlisi de liderliğin ne olduğunu öğreniyor.
Tabi ki seçimi 2. kez kazanmak kolay değil. Seçimde etik değerleri bir kenara bırakıp “herkes yapıyor” mantığıyla belediye bütçesini kendi seçimine harcasan da, personeli seçim ekibi gibi çalıştırsan da kolay değil. Karşına rakip olarak öyle bir babayiğit çıkar ki, koltuğu elinden alıverir. Tıpkı senin yıllar önce selefine yaptığın gibi…