CADILIK!

İstanbul’un Belgrad Ormanı’nda kaybolduktan 4 gün sonra sağ olarak bulunan fakat daha sonra hayatını kaybeden peyzaj mimarı Ece Gürel’in ölümünden sonra yaşananları takip ediyor musunuz?

Genç bir kadının hayatını kaybetmesi başlı başına son derece acı iken bir de cadılık eğitimi aldığı iddialarının gündeme oturması ailesinin acısını ikiye katladı. 

Sosyal medya da bu iddiaları ve “cadılık eğitimi” konusunu en üstlere taşıdı. Işık hızıyla gündemi değişen canım ülkem yine ikiye bölündü. Üstelik Kadınlar Günü’nde… 

Kimi, sanki kendi hacıya hocaya üfletmeye gitmiyormuş, yatıra, ağaca çul çaput bağlamıyormuş, kağıda, pirince dua yazdırıp suyla yutmuyormuş gibi dini açıdan eleştirdi, kimi de sadece kadın olduğu için, çürümüş kalbindeki tüm kötülüğü ölmüş bir insanın ardından topluma akıttı. 

Adı itibariyle ilgi çekici olsa da  Cadılık Eğitimi yani Witchcraft tarot falı bakmak ya da astrolojiye ilgi duymaktan ötesi değil aslında. Öyle kertenkele kuyruğunu, fare kalbini, örümcek bacağını, karga bokunu kazanda kaynatıp iksir yapmıyorlar, en azından Türkiye’de… 

Evet, emin olabilirsiniz ki bu haberlerden sonra merdivenaltı Cadılık Eğitimi kursları açılacak, fırsatçılar bu konuyu asla kaçırmayacak.

Aslında bu tartışma ülkemizdeki sosyal sorunun ta kendisi. Prenses edasıyla büyütülen kızlar, ataerkil yapının altında ezildikçe, başkaldırılarını cadılık üstüne kuruyor olabilirler. Prenses ne kadar naif ve kırılgansa, cadı bir o kadar güçlü ve acımasız. Çünkü toplumun güçsüz kadınlara biçtiği rol son derece açık; çocuk doğur, evinde otur, kocana itaat et! 

Elbette ki çok güçlü kadınlar var. İş dünyasında, siyasette, eğitimde, sanatta, sporda, savunmada… Ama o güçlerini ortaya koyabilmek için nasıl da zorlu yollardan geçtiklerini onlara sormak gerek. 

Bir kadının gücünü ispatlayabilmesi için en yakın çevresinden başlayarak aşması gereken sayısız duvar var. Biz erkeklerin ve düzene angaje olmuş diğer kadınların ördükleri görünmez duvarlar… “Sen yapamazsın” algısını kırabilmek bile başlı başına zorlu bir süreç. 

Kadınlar, günümüzde en azından ekonomik özgürlüğünü eline alarak kendine zayıf da olsa bir koruma kalkanı oluşturabiliyor. Bu da ancak kendi yaşam alanlarını belirlemelerini sağlıyor. Fakat başarıya giden yol bununla sınırlı değil elbette. Kariyer yapmak, statü elde etmek, güven kazanmak çok daha zor onlar için. 

Veshasıl kelam; kadın olmak zor, özellikle Türkiye’de. 

Bir kız babası olarak kızımın büyüdüğünde, dünyanın tüm kötülüklerine karşı naif bir prenses yerine güçlü bir cadı olmasını tercih ederim. 

Bu vesileyle de tüm kadınların gününü kutlarım…

Diğer Yazılar