‘EĞER BİR ŞEY BEDAVAYSA, ÜRÜN SİZSİNİZ’
1973’te dünyaca ünlü Amerikan heykeltıraş ve video sanatçısı Richard Serra, “eğer bir şey bedavaysa, ürün sizsiniz” demişti. O zamanlar, onun yorumu televizyonun ürününün izleyici olduğu ve televizyonun aslında insanları bir reklam verene teslim ettiği şeklindeydi.
Bu sözün üstüne biraz düşündüğümüzde artık aklımıza internet ve sosyal medya geliyor. Yaygın kullandığımız sosyal ağlara para ödemiyoruz. Aldığımız bu bedava hizmetin karşılığında da reklam izlettiklerini düşünüyoruz. Bu şekilde bakınca makul görünüyor.
Ama o kadar da basit değil tabi ki. Bizim tüm kişisel verilerimizi analiz edip, satın alma, yeme içme, gezme tozma alışkanlıklarımızı belirliyor, daha da kötüsü bizi manipüle bile ediyor. “Geçen arkadaşlarla balık avı sohbeti yaptık sonra internette karşıma olta reklamları çıkmaya başladı.” şeklinde konuşmalara tanık olmuşsunuzdur hatta muhtemelen başınıza dahi gelmiştir. Çünkü bedava hizmetten yararlanmak için “tüm koşulları okudum ve kabul ediyorum” tikini işaretlediniz. Tekrar söyleyelim, “eğer bir şey bedavaysa, ürün sizsiniz.”
Konuyu dijital ortamdan çıkartıp seçimlere getireyim. Parti ve lideri fark etmeksizin son genel seçimdeki vaatleri bir düşünün. Bedava internet, bedava doğalgaz, bedava telefon vs. Benzer vaatleri yerel seçimlerde de bolca göreceğiz. Bedava su, bedava zumba… Hep bir ağızdan söyleyelim, “eğer bir şey bedavaysa, ürün sizsiniz”
İşin trajikomik yanı; bu köşe yazısını da bedavaya girdiğiniz haber sitemizde okuyorsunuz.
Diğer Yazılar