GAZETECİLİK BİTERSE SİZ DE BİTERSİNİZ!

Her 24 Temmuz geldiğinde, basından sansürün kaldırılışının yıldönümü nedeniyle "Gazeteciler ve Basın Bayramı" kutlamaları yapılır. Siyasiler "Özgür basını destekliyoruz" tarzı içi boş mesajlar yayınlar, bizler de ağırlaşan sorunlarımızı bugün vesilesiyle yılda bir kez anlatmaya çalışırız. 

Meslek hayatında 28 yılı geride bırakmış bir gazeteci olarak bugüne dair pek çok açıklama yaptım, yazılar yazdım. Fakat gazetecilik hiçbir zaman bugün olduğu kadar zor duruma düşmemişti.

Demokrasinin temel taşlarından olan gazetecilik tam anlamıyla ayakta kalma mücadelesi veriyor.

Zaman içinde değişen teknolojiyle haber ağları evrimleşirken, bu süreci takip edemeyen çok sayıda meslektaşımız ve yayın kuruluşu aramızdan ayrıldı. Buna ayak uydurabilenlerimizi ise daha büyük zorluklar bekliyordu. Özellikle haber sitelerinin kolay kurulabilmesi, oyuna liyakatsiz pek çok aktörün girmesine neden oldu.  Kısa zamanda haber sitelerinin sayısı 100'ü geçti, Denizli'nin istiap haddi aşıldı, rekabet şekil değiştirip haber dışında her şeye dönüştü.

Ancak bu durum da Denizli'deki gazeteciliğin kendi içindeki dinamikler vasıtasıyla büyük oranda düzelmeye başlamıştı ki bu defa önce Cumhurbaşkanlığı tasarruf tedbirleri ardından da yerel yöneticilerin adeta gazetecilerden intikam almaya dönüşen tavırları devreye girdi.    

Zaten yıllardır kan kaybeden gazetecilik komaya girdi!

Gazetecilere bakışınızın netleşmesi için söylüyorum; hiçbir gazeteci mesleğe zengin olma, çok para kazanma hayaliyle başlamaz. Gazetecilikte tek ideal vardır, kamu yararına çalışmak. 

Peki başka hangi meslekler kamu yararı için çalışır?

Bakanlar, milletvekilleri, valiler, belediye başkanları, doktorlar, askerler, polisler... Tüm devlet kuruluşları, hükümet, hatta muhalefet bile! Peki kamu yararına çalışan bu kuruluşlar ve personeli maaş almadan, özlük hakları olmadan çalışabilir mi? Hayatını sürdürebilir mi?

Ama gazeteci mesai mefhumu gözetmeksizin çalışır. Ne Musa'ya ne de İsa'ya yaranamayacağını bile bile, linçlere, yaftalara, tehditlere, parasızlığa göğüs gererek hem de...

O nedenle finansal kaynağını kamudan elde eden kuruluşların gazetecileri desteklenmesi şarttır. Çünkü desteklenmezse halk temel hakkı olan doğru bilgiye ulaşamaz, sesini duyuramaz. Gazeteciler devre dışı bırakıldığında halk internetin ve özellikle sosyal medyanın kaotik girdabındaki karanlık ellerin, çıkar odaklarının insafına kalır.

Dönüm noktasında olan meslektaşlarım adına, bu konuları çok iyi bildiğini iddia eden yerel yöneticilere ve kamu yetkililerine son kez sesleniyorum; gazetecilik biterse siz de bitersiniz!

Umarım ileride bu uyarımı hatırlatmak zorunda kalmam.

Diğer Yazılar