KARNINI BU TOPRAKLARDAN DOYURUYORSAN HAKKINI VERECEKSİN!

 

Deneyimli gazeteci Osman Nuri Boyacı'nın imzasıyla bugün, "Denizlili Baktı İstanbullu Yaptı" başlıklı bir haber yayınlandı. Osman Abi haberinde, İstanbul merkezli bir firmanın Denizli'de kekik işleme fabrikası yatırımını ele alarak, coğrafi işareti dahi alınmış Denizli kekiği yatırımını neden yerel yatırımcıların yapmadığını eleştirdi. Tabi o bu konuyu, haber dili ve etiği gereği usulünce eleştirmiş. Ama ben etik metik yaklaşamayacağım.

Biz Serinhisar'da üretilen leblebinin yıllarca "Çorum leblebisi", Çal şarabının "Şirince Şarabı", Buldan Bezi'nin "Şile Bezi", Denizli çiçek balının "Erzurum Balı" diye satılmasına tanık olduk. Tavas'taki ülkenin en kaliteli konfeksiyon atölyelerinin markalaşamadığı ve gerekli yatırım yapılmadığı için teker teker kapandığını gördük. Honaz'daki cennet elması bile iç pazara “Trabzon Hurması” diye satılıyor. 

Rakibin pazarını bile isteye büyütmek ticari zeka olabilir mi?

Devletin markalaşma ve yatırım için kıyamet gibi destekleri, teşvikleri var. Kullansana!

Kardeşim, buradan ekmek yiyorsan üstünüze düşeni yapacak, Denizli'nin öz kaynaklarıyla ürettiğin ürünlerin hakkını vereceksin. Bunun tersi hareket, tek kelimeyle ihanettir.

Denizlili iş adamları ve yatırımcılar, fason üretime o kadar odaklandı ki katma değer potansiyeli devasa olan sektörler göz ardı edildi. 1. derece kalitede üretilen derinin ya da en dayanıklı liflere sahip organik pamuğun Denizli'de olduğunu biliyor musunuz mesela? 

Denizli kekiğini işleyerek satacak olan İstanbullu firma, projenin yatırımı için 12 milyon lira harcayıp, 20 yılda 500 milyon lira kâr elde edeceklerini açıklamış. Umarım İstanbullu firma Denizli kekiğinin hakkını verir! Hayırlı olsun.

Diğer Yazılar