KEYİFSİZ PAZAR

Her hafta pazar günleri buradan sizlere ulaşıyorum. Elimden geldiğince kendi penceremden hayata ve olaylara bakışımı paylaşıyorum. Yazılarım sonrası yapılan yorumlarda, konulardan bağımsız olarak, yazı dilimin sade olması beğeniliyor. Teşekkür ederim. Evet yalın bir dille yazıyorum, çünkü başka türlüsünü bilmiyorum. 28 yıl boyunca haber yazınca ve haberde esas "anlaşılır olma" olunca yazılarım da buna uyuyor.

Bugün keyifli bir pazar yazısı amaçlıyordum ancak hem dünyada hem de ülkemizdeki gidişat buna izin vermiyor.

Ekonomik sıkıntıların tavan yaptığı ülkemizde bir de göçmen sıkıntısıyla karşı karşıya kalmışken, instagram, Hamas, sokak hayvanları gibi suni gündemlerle de hem zihnimiz hem de psikolojimiz alt üst oluyor. Bir yanda asgari ücret ve emekli maaşlarıyla ölmemeye çalışan milyonlar, diğer yanda tek kişilik yemeğe binlerce lira ödeyen azınlık. Herhalde sosyal dengesizlik hiç bu seviyeye çıkmamıştı. Unutmadan hatırlatayım, Türkiye Bankalar Birliği'nin son raporuna göre Türkiye'deki neredeyse her iki kişiden birinin ortalama 80 bin lira kredi borcu var.

İşin kötü yanı bu ekonomik buhran sadece bizde değil kapitalizmin zirveye çıktığı dünya genelinde yaşanıyor. Siyasalmış gibi görünen ekonomik hesaplar savaşları ve vahşice öldürülen masumları beraberinde getiriyor.     

Yaşadığımız kentimizin de kendine özel sorunları var. Önemli bir ihracat kenti olan Denizli kendi içinde handikaplar yaşıyor. Denizlili ihracatçı kar marjını yükseltmek için doların artmasını istiyor, biz ise insan gibi yaşayabilmek için düşmesini. Sanki daha fazla kazansalar maaşlara zam yapacaklarmış gibi... Sanki çok kâr ettikleri yıllarda maaşlara zam yapmışlar gibi...

Diğer yandan sığınmacı ve mülteci sorununu almış başını gidiyor. İnanmayanlar akşam saatlerinde Recep Yazıcıoğlu Parkı'na giderek kendi gözleriyle görebilir, şehrin göbeğinde Ortadoğu havasını koklayabilir. Oryantal kültürünü merak edenler için kaçırılmayacak fırsat(!) 

Otopark ve dolayısıyla trafik sorunu neredeyse kronikleşti. Denizli Büyükşehir Belediyesi'nin halkçı(!) yaklaşımıyla kaldırdığı cep otoparkları, sabah erken kalkanın kaptığı yerler haline gelmişken, iki adımlık yere illa araçla gitmeye çalışan bizler de kaosun bir parçası haline geliyoruz. Otopark sorunu yıllar içinde bangır bangır büyüdü. Her seçim öncesi devasa otopark projeleri açıklandı. Sonuç; birkaç cılız girişimle açılan yetersiz otoparklar, mesai çıkışlarında trafik kabusuna dönen yollar.

Yüzde yüze yaklaşan enflasyon sonucu ev sahibi ve kiracılar arasında yaşanan kira artışları da cabası. Tahliye taahhütnameleri, emsal kiralar, mahkemeler, ara bulucular, çakal emlakçılar, fırsatçı nakliyeciler... Öfff!

Keyifsiz bir pazar yazısı olduğu için üzgünüm...

Diğer Yazılar