KUR’AN-I KERİM YAKMA OLAYLARI VE İSVEÇ

Bir süredir İslam dünyası İsveç’te yapılan Kur’an-ı Kerim yakma eylemleriyle sarsılıyor. İnananların sinir uçlarına dokunan ve olası olaylara zemin hazırlayan bu eylemlerin tarihte pek çok örneği var. Sizi bu tarihi detaylarla sıkmadan 1979 yılında yaşanan Kabe baskınını anlatmak istiyorum. Anlatacağım çünkü hangi inançtan olursa olsun dini radikalleşme can yakar.

Bu hikaye, 1979 yılında Suudi Arabistan'da yaşanan çarpıcı ve kanlı bir olayı anlatıyor. Kâbe, İslam dünyasının en kutsal yeri, silahlı bir grup radikal tarafından iki hafta boyunca işgal edildi. Bu baskının arkasındaki beyin, 1970'lerde Suudi Arabistan Ulusal Muhafızları'nda görev yapan Cuheyman el-Uteybi idi. Kendisi, varlıklı destekçilerden fon toplamış ve Suudi ordusundan silah kaçakçılığı yapmıştı. Planları kusursuzdu; saldırının tarihi bile özenle seçilmişti: Hicri yılbaşının ilk günü.

Baskın, 20 Kasım 1979 sabahında, Mescid-i Haram'da toplanmış cemaati hedef aldı. Baskıncılar, Mekke'deki Kâbe'nin kapılarını kapattı ve içerideki ses sistemini ele geçirerek propaganda yapmaya başladı. Uteybi'nin amacı, kayınbiraderi Muhammed Abdullah el-Kahtani'yi mehdi olarak ilan etmek ve Suudi yönetimine karşı bir ayaklanma başlatmaktı. Ancak, planları başarısız oldu.

Kuşatma altındaki Kâbe'deki durum gün geçtikçe kötüleşiyordu. Uteybi ve adamları, yüksek yerlere yerleşerek Suudi güçlerini Kâbe'den uzak tutuyorlardı. Suudi hükümeti, olayın büyümemesi için Mekke'yi tamamen boşalttı ve şehirle iletişimi kesti.

Baskının altıncı gününde Suudi güçlerinin ilk müdahale girişimi başarısız oldu. Daha sonraki günlerde Pakistan'dan gelen özel komando birliği de başarı sağlayamadı. Nihayetinde, Fransız terörle mücadele birliği çağrıldı. Ancak, gayrimüslimlerin Mekke'ye girmesi dinen yasaktı. Bu yasak, bir fetva ile aşıldı, Fransızlara kelime-işehadet getirtildi ve Fransız askerleri Mekke'ye konuşlandırıldı.

Bir süre sonra, Kâbe'nin kapılarına yapılan operasyonla mescidin zemin ve üst katları ele geçirildi. Direnenler, sinir gazı ve su alt yapısının değiştirilmesiyle öldürüldü.

Cuheyman el-Uteybive 170 kişi sağ yakalandı. Nasıl idam edileceklerini ise Maide Suresi’nin 33. Ayeti belirledi; Allah’a ve Resul'üne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap vardır

170 kişi kolları kesilerek, liderlik ettiği belirlenen 63 kişi ise 9 Ocak 1980 tarihinde halka açık biçimde önce kolları, sonra bacakları en son da başları kesilerek idam edildi.

Hem eylemin kendi hem de cezalandırması baştan sona vahşet içeriyor.

Radikal dincilerin vahşette sınır tanımadığını kısa süre önce IŞİD’de gördük. Tarihte biraz daha geriye gidersek cadı ithamıyla kadınların yakıldığını, dinsiz ithamıyla insanların çarmıhlara gerildiğini görüyoruz. 

Konunun başına dönecek olursak, İsveç’teki Kur’an-ı Kerim yakma olaylarıyla ilgili İsveç polisi olası olaylara karşı eyleme izin verilmemesini istiyor fakat mahkeme ”ifade özgürlüğü” gerekçesiyle polisin isteğini ret ediyor. Sonra da İsveç istihbaratı olası terör eylemlerine karşı halkı uyarıyor.

Sonuç olarak, kendini bilmez birinin inananların kutsal değerlerine hakaret etmesi ve çok bilmiş bir hakimin izin vermesi sonucutüm İsveçliler radikal dinciler tarafından terör tehdidi altında.

Diğer Yazılar