SİZ DE BENİM GİBİ PLUVİOFİL OLABİLİRSİNİZ

 

Cehennem sıcaklarının ruhumuzu teslim aldığı şu günlerde sizin de aklınıza yağmurlu serin günler geliyor mu? 

Peki hayatınızı yılın 300 günü yağmurlu, serin ve kapalı havası olan kuzey Avrupa ülkelerinde geçirmek ister miydiniz?

Yağmur yağdığında içinizi bir sevinç ve huzur kaplıyor mu?

Bu sorulara “evet” diyorsanız siz de benim gibi PLUVİOFİL olabilirsiniz. Telaffuzu biraz zor biliyorum. Zaten ben de yeni öğrendim ve öğrenince de içim rahatladı. Keza kapalı hava tutkum oldukça garipseniyordu. 

Kelime anlamına baktığımızda Pluviofil kelimesi , iki Latince kelimenin birleşiminden ortaya çıkmış. Yağmur anlamına gelen 'pluvia' ve bir şeyin sevgisini tanımlamak için kullanılan 'phile' birleşerek 'pluviophile' (pluviofil) kavramını ortaya çıkarmış. Genellikle yağmur yağdığı zamanlarda neşe ve huzur bulan kişileri tanımlayan pluviofil, pek çok kişinin farkında olmadan yaşadığı durumu nitelendiriyor.

Bilimsel araştırma sonuçlarına göre öğrendim ki biz Pluviofiller hayata benzersiz bir bakış açısıyla bakıyoruz. Herkes kaçarken yağmurda yürümeyi, üstümüze dökülen yağmur suyunun hissini seviyoruz, hatta heyecanlanıyoruz. Her yağmur yağdığında, gençlik yıllarımda kadim dostum Mert’le, şimdilerde ise biricik kızım Ada’yla kendimizi dışarı atıyoruz. O anlarda içimden geçen cümle ise, “Hayat daha güzel olamazdı” oluyor. Adeta ibadet gibi; huzur, arınma, yenilenme... 

Yağmurun sesi insanı hipnotize eden bir müzik, damlaların düşüşünü izlemek bir film karesi gibi geliyor bizlere. Bunu yazarken aklıma Gene Kelly’nin 1950’li yıllarda çektiği Singin' in the Rain filmi ve ikonik şarkı sahnesi geldi. Buyursunlar...

 

Bizim için fırtına ne kadar büyükse, gök gürültüsü ne kadar şiddetliyse o kadar iyi. Uzmanlara göre yağmur bizlerin mutlu anılarını tetikliyormuş. Ve hayal gücümüz normal insanlara göre fazla gelişmiş oluyormuş. 

Doğru valahi ☺

Diğer Yazılar