SUÇ MAKİNELERİ

CEZA KANUNU ACİLEN REVİZE EDİLMELİ

Sokakta kadın taciz eden, elinde tüfekle mahalleye dehşet saçan, polis vuran hatta baş kesen…

… 20 ayrı suç kaydı bulunduğu öğrenildi” detayını haberlerde son dönemde ne kadar da sık duyuyoruz. 20 ayrı suçtan kaydı var, yani polis bunları 20 defa yakalayıp hakim karşısına çıkarmış ve elbette ilgili ceza kanunu gereği salıverilmişler.

Sokakta, trafikte, alışveriş merkezinde her an karşımıza çıkıp yaşamımızı tehdit edebilecek suç makineleri. Denizli’de sayılarının hiç te az olmadığından, hatta birden fazla suç kaydı olan kişilerin sayısının binlerle ifade edildiğinden emin olabilirsiniz. Ne idüğü belirsiz Suriyeli ve özellikle Afgan sığınmacıları saymıyorum bile.

Bu suç makineleri, özellikle adam yaralama ve darp suçlarını, yaşadıkları sosyal çevreye korku salmak için bir nişane olarak işliyor. Çoğu zaman infaz ertelemeden yararlanacaklarını, en kötü 3-5 ay yatıp çıkacaklarını bildikleri için de geri durmuyorlar. 

Polis kanun çerçevesinde yakalıyor, hakim de kanun çerçevesinde cezalandırıyor. Yani bu suç makinelerinin aramızda dolaşmasının nedeni artık yetersiz kalan kanunlar. Cezaların temel amacı caydırıcılıktır. Caydırıcı olmayan cezalar cesaretlendirici hale gelir. 

Avrupalıların kavgasına tanık olduysanız, temastan kaçındıklarını görürsünüz. Bağırırlar, küfür ederler ama asla birbirlerine temas etmezler. Çünkü bunun cezası hemen her Avrupa ülkesinde 240 gün hapis ile başlar. Bizde ise temas olmayan vakalara kavga bile demiyoruz.

Elbette ki sosyal yaşama adapte olmuş, kanunlara uyan ve güvenli bir yaşam beklentisiyle vergisini ödeyen insanlar olarak bu suç makinelerinin serseri mayın gibi aramızda dolaşmasını istemiyoruz. İnanıyorum ki aynı suçluyu 20 defa yakalamak zorunda kalan polisimiz de, sosyal yaşamın içinde olan hakimlerimiz de bizim gibi düşünüyor.

Sonuç olarak, ceza kanunun yeniden düzenlemesi gerektiği açık. Keza kamu vicdanını rahatsız eden son olaylardan sonra Adalet Bakanlığı’nın bu yönde adım atacağına inanıyorum.