SURİYELİLER, İRANLILAR VE AFGANLARDAN SONRA AFRİKALILARA HAZIR MIYIZ?
Bilim adamları tarafından yıllardır deprem konusunda uyarıldık. Alınması gereken tedbirlerin ağır mali yükü nedeniyle hep kulak ardı ettik. Sonuç ortada.
Aynı uyarı İstanbul için de defaatle yapılıyor. Korkarım orada da sonuç değişmeyecek.
Dünya genelindeki bilim adamlarının bir diğer uyarısı ise iklim krizi konusunda. Yıllardır, küresel ısınmanın iklim krizini beraberinde getireceğini söyleyip durdular. Keza biz de Denizli'de son 3-5 yıldır küresel ısınmanın sonuçlarını iliklerimize kadar hissediyoruz. Henüz bilimsel bir veri yok fakat görünüşe göre Türkiye tropikal iklime girdi. Kışlar ılık ve yağışlı yazlar nemli ve acayip sıcak. Kötü haberi ben vereyim; Denizli'de yaz ayları artık hep böyle geçecek.
Tabi bu küresel ısınma dünya genelinde pek çok sonucu da beraberinde getiriyor. Birincisi gıdaya ve temiz suya erişimdeki sıkıntılar. (Bu konuyu ayrı bir başlık altında değerlendirebiliriz.) İkincisi ise iklim göçleri. Avrupa'nın giriş kapısı olarak görülen ülkemiz İranlı, Suriyeli ve Afganlar tarafından yoğun göçe maruz kaldı. Bu göçler Türkiye'nin neredeyse demografik yapısını tehdit edecek boyuta geldi. Ama başka bir tehdit daha var; AFRİKA.
Internal-displacement'in verilerine göre, Afrika gerek iç savaşlar gerekse iklim bozuklukların nedeniyle dünyada en çok göç veren kıta durumunda. Önümüzdeki 10 yıl içinde 150 milyon kişinin Afrika'dan farklı bölgelere göç edeceği ön görülüyor. Dünyanın kaderini değiştiren Kavimler Göçünde 8 milyon kişinin yer değiştirdiği tahmin ediliyor, gerisini siz düşünün artık.
Türkiye'de 2021 yılı verilerine göre yaklaşık 100 bin Afrikalı'nın olduğu ve bu kişilerin yüzde 70'inin İstanbul'da yaşadığı belirtiliyor. Ağırlıklı olarak sahra altı ülkeleri olan Senegal ve Nijerya'dan geliyorlar. Oradaki yaşama şartlarının zorluğunun yanında bu insanları Türkiye'ye getiren nedenlerin başında Senegal ve Nijerya nüfusunun büyük çoğunluğunun Müslüman olması geliyor.
Toplumsal yaşama ayak uydurdukları ve kayıt altında tutuldukları sürece göçmenlerle ilgili bir sorunum yok. Ama kızımı alıp haftasonları Recep Yazıcıoğlu Parkı'na gitmeye çekiniyorsam, sorun bu noktada başlıyor demektir.
Herhalde Denizli'de yaşayan Afrikalı sayısı 100-200 kişi civarındadır ve çoğunluğu da üniversite için gelmiştir diye tahmin ediyorum. (Yeni Valimizden öğrenip ilerleyen günlerde haberini yaparız) Kültürel yapımız Afrikalılar ile çok farklı olduğu için onların demografik yapımızı şimdilik tehdit edeceğini de düşünmüyorum. Hem sayılarının azlığı, hem de yokluğun ve açlığın anavatanından gelmeleriniden ötürü, sorun çıkarmaktan ziyade araziye uymak için çaba harcadıklarını görüyorum. Sayılarının azlığı konusu önemli, çünkü sadece Afrikalılar için değil her azınlık sayıları arttıkça içgüdüsel olarak kendisi gibi olanlarla kümeleşme eğilimine giriyor. Tıpkı Amerika'daki Çin, Afro, Lübnan'daki Filistin gettoları gibi. Almanya'daki Türkler de aynı nedenle kümeleşiyor, İstanbul'daki Karadenizliler de...
Kentimizdeki Recep Yazıcıoğlu Parkı'ndaki kümelenmenin de nedeni aynı. Bir süre sonra çok sevdiğim merhum valimiz Recep Yazıcıoğlu'nun adının verildiği park, halk arasında Göçmen Parkı'na çıkarsa hiç şaşırmayacağım.