DENİZLİ TEKSTİL SEKTÖRÜNDE SON DURUM

Ben tabiatım gereği bardağın hep dolu tarafını görüp, pozitif bakan bir insanım. Ama bu gerçekleri göz ardı ettiğim anlamına gelmemeli. Biz, bu yıl bir seçim geçirdik. Geçtiğimiz yıldan beri devam eden bir savaş ve sıkı para politikaları var. Dünyada enflasyona bağlı olarak bir talep daralması yaşayacağımızı hepimiz biliyorduk.

Sanayici ve ihracatçılar olarak yakın coğrafyamızdaki savaşla birlikte belki piyasaların tansiyonun biraz daha yükseleceğini, buna bağlı olarak da bazı sıkıntıları beklenenden önce ve beklediğimizden daha fazla göğüslememiz gerekeceğini biliyorduk.

Yaşadığımız dalgalar, tahminlerimizin üzerinde oldu. Zaten rakamlar da bunu gösteriyor. Ben çok uzun zamandan beri PMI endekslerinin üst üste aylar boyunca 50’nin altında kaldığını hatırlamıyorum. Pandemi, ev tekstili ve bazı sektörlere çok yaramıştı. Bu, bizim için çok da iyi bir fırsat olmuştu. Rekor üstüne rekor kırmıştık.

FAZLA MESAİ YAPARKEN BUGÜN VARDİYA KAPATIYORUZ

Sıkı para politikaları devam ediyor. Enflasyon hala düşmemekte ısrarlı. Üstüne üstlük İsrail, küçük nüfusuna rağmen dünyaya ciddi anlamda etki edebilen bir ülke. Coğrafyada çok ciddi bir insani dram yaşanıyor. Sanayicilerimiz ve ihracatçılarımızın hepsi beni onaylayacaktır. Christmas öncesi bu dönem, fazla mesai yaptığımız, evin yolunu zor tuttuğumuz, hatta hafta sonları bile fabrikalarda geçirdiğimiz dönemi, biz ne yazık ki vardiya kapatarak, cumartesi-pazar çalışmayarak, hatta cuma gününü yarım gün çalışarak geçiriyoruz.

EV TEKSTİLİ NEGATİF OLARAK AYRIŞIYOR

Kapasite kullanım oranlarında düşüş yaşanıyor. Ev tekstili sektöründeki kaybımız, yüzde 30. Biz, negatif olarak ayrışıyoruz. Denizli yerelinde ise kablo ihracatımız gayet iyi, makine fena değil. Mermer ve tekstil sektöründe kan kaybediyoruz. Firmalarımızın kayıpları yüzde 10 ile yüzde 40 arasında değişiyor. En son baktığımda ortalama kayıp yüzde 27 idi. Bu bir süre daha böyle devam edecek gibi görünüyor.

JEOPOLİTİK RİSKLER SÜRÜYOR

Gerçekçi olmak gerekirse; hem Rusya-Ukrayna Savaşı’nda hem İsrail-Gazze savaşında jeopolitik ve politik risklerin daha da artacağı bir döneme giriyoruz. ABD en büyük savaş gemisini bölgeye gönderiyorsa, Çin, savaş gemilerini bölgeye gönderiyorsa, İran bana göre bir hedef tahtası haline getirilip her an oyunun içerisine katılmaya çalışılıyorsa, işin ucu er ya da geç bize de dokunacak. O yüzden gerçekçi olmakta fayda var. Maliyet odaklı değil de gelir artırıcı odaklı olmakta yarar var. Gelir artırmak için yeni pazarlar, yeni ürünler, ürün geliştirme ciddi bir motivasyon gerektiriyor. Şu anda bir miktar motivasyon eksikliğimizin olduğunu da itiraf etmem lazım.

HAMMADDE FİYATLARI PİYASA DEĞERİNİN ALTINDA

Dünyada hammadde fiyatlarını negatif ya da pozitif yönde etkileyen Çin’di. Şu anda Çin’den agresif hareketler görmüyoruz. Bu da hammadde fiyatlarında spekülatif hareketlerin şu anda olduğunu gösteriyor. Yani hammadde fiyatları dünya ekonomisinin makro dengelerine paralel hareket ediyor. Hammadde fiyatlarının önemli bir kısmının piyasa değerlerinin altında olduğunu düşünüyorum. Sebebi de talepteki daralma. Örnek verecek olursam pamuk fiyatları şu anda olması gereken fiyatların çok altında. Pamuk fiyatları döviz bazında artış göstermedi diyebilirim.

EV TEKSTİLİNDE ENFLASYON

Ev tekstilindeki reel enflasyon, yüzde 100’ün üzerinde. Özellikle yılın ilk döneminde, enerji maliyetlerimizde çok ciddi artış meydana geldi. Ardından iki kere üst üste asgari ücrette artış yaşandı. İşçilerimiz en iyisini hak ediyor. Herkes iyi yaşamayı hak ediyor. Fakat ihracatçılar olarak da sürdürülebilir büyüme, ihracat ve rekabetçiliğin korunabilmesi adına bizim de istikrarlı bir döviz politikasına ihtiyacımız var. Hem seçimden önce, hem de şu dönemde iki uzun dönem yatay seyirli bir döviz tablosuyla karşı karşıyayız. Birisinde kur korumayla uzun bir dönem döviz yatay seyretti. Seçimlerden sonra artan döviz, yine sanki bir sonraki seçime kadar yatay seyredecek gibi görünüyor.

KAR MARJLARIMIZ SINIRLI

Bunu söylemekten hiç mutlu değilim ama maalesef ürünlerimizin çok büyük bir kısmı yüksek ve orta teknolojik ürünler değil. Markalı satışlarımız sınırlı. Bu yüzden de hammadde, maliyet bağımlı ve fiyat esnekliği çok olan bir sektörüz. Kar marjlarımız da sınırlı. Rekabetimizi koruyabilme adına çok ciddi fedakarlıklarda bulunuyoruz. Şöyle de bir gerçek var. Talepteki bu zayıf durum, devam ettiği müddetçe hammadde fiyatlarında yukarı yönlü çok büyük bir artış olmayacaktır. Çin’in tekrar güçlü bir şekilde oyuna dönebileceği yönünde bir beklenti var. O zaman muhtemeldir ki; zaten olması gerektiğinin seviyenin altında hammadde fiyatları, önce normal sonra da talebe bağlı olarak daha yerlere çıkacaktır. Ben bunun 2024 yılının ilk çeyreği sonları gibi görüyorum.

NASIL REKABET EDECEĞİZ?

Peki ev tekstili sektörü olarak neler yapmalıyız? Orta ve yüksek teknolojik ürünler, özelikle Avrupa pazarının çok hassasla üzerinde durduğu sıfır karbon, döngüsel ekonomi ve marka ile rekabet edeceğiz. Aksi takdirde Türkiye’nin özellikle hazır giyim konfeksiyon ve ev tekstili sektöründe söz konusu ülkelerle fiyata, iş gücüne ve enerjiye dayalı rekabet uzun ve orta vadede çok mümkün görünmüyor.

Bu konuyla ilgili görüşlerime gelecek yazımda devam edeceğim.

Esen kalın.

 

SÜLEYMAN KOCASERT

DENİZLİ TİCARET ODASI YÜKSEK İSTİŞARE KURULU ÜYESİ

Diğer Yazılar