KONKORDATO SAYISINDAKİ ARTIŞA DİKKAT!

 

Konkordato, bir borçlunun ticari durumunun sarsılması nedeniyle alacaklıların, alacaklarını belli bir plana göre almaları konusunda kendi aralarında vardıkları ve mahkemece onaylanan anlaşmadır. Ülkemizde yılın ilk 4 ayında konkordato sayısında tarihin en yüksek seviyelerine ulaştık. 491 firmamız konkordato ilan etti. Ne yazık ki hazır giyim ve konfeksiyon sektörü yaklaşık yüzde 10’a yakın oranla 48 firmayla ilk sırada. Bunu inşaat ve mobilya sektörü takip ediyor. Konkordato meselesini çok ciddi şekilde ele almak gerekiyor. Çünkü hem iş dünyası olarak kendimize ayna tutmak açısından hem de finans sektörü açısından hem de kamunun özellikle politika yapıcılarının dikkatini çekme açısından önemli bir veri.  

KONKORDATO SAYISINDAKİ ARTIŞA DİKKAT!

ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE DAHA DA ARTABİLİR

Bazı sektörlerimizde talepte daralma var. Konkordato verileri bunu gösteriyor. Finansa erişimlerdeki zorluk ve üretim maliyetlerindeki artış birçok firmamızın nakit akışını bozmuş durumda. Aslında karşılıksız çeklerle ilgili de çok yakından ilgili bir durum, birbirini paralel şekilde destekliyor. Önümüzdeki dönemlerde konkordato ilan eden firma sayımız ne yazık ki artabilir. Önceden iflas erteleme kurumu vardı ve çok suistimal ediliyordu. Konkordatoda bazı firmalarımız kendilerini korumak, bilhassa finans kurumlarına olan borçlarını ötelemek adına bu yöntemi seçebiliyorlar. Lakin piyasaya da çok ciddi zararı dokunuyor. O firmalara tedarik sağlayan orta ve küçük sermayeli firmalarımız çok kötü etkileniyor. Finans dünyasının sektörlere bakış açısı değişiyor. Kurunun yanında nasıl yaş yanıyorsa, sektör negatif olarak algılanırsa sektördeki iyi firmalarımız da töhmet altında kalıyorlar. Bu sebeple finansa erişimleri ya zorlaşıyor ya da pahalılaşıyor. Sıkı para politikaları, enflasyonu aşağılara çekme adına devam ettiği, yüksek faiz devam ettiği, talepte daralma devam ettiği müddetçe konkordato isteyen ve yönteme başvuran firmalarımızın sayısında artış olabilir. 

KONKORDATO SAYISINDAKİ ARTIŞA DİKKAT!

KARAMSAR BİR TABLO ÇİZMEK İSTEMİYORUM

Ekonomimizin ilk çeyrek verilerini biliyoruz. İkinci çeyrek de bir süre sonra bitecek ama yılın ikinci yarısıyla ilgili bir takım olumlu gelişmeler de var. Mesela seçimleri geride bıraktık. Dünyadaki birçok ülkede seçimler geride kalıyor. İsrail-Gazze ve Rusya -Ukrayna konularında olumlu gelişmeler olabilir. Yakında gri listeden çıkacağız. Turizm sezonu başladı. Bütün bunları dikkate aldığımızda döviz rezervlerimizde de bir artış var. Avrupa Merkez Bankası ilk faiz indirimini de gerçekleştirdi. Belki rüzgar farklı yönden esmeye başlar. O yüzden yılın ikinci yarısı için çok da fazla karamsar tablo çizmek istemiyorum. Ben bu rakamlarda yılın ikinci yarısında dramatik bir artış beklemiyorum. Yılın ilk yarısında beklentilerin üzerinde bir konkordato gerçekleşti.

KONKORDATO SAYISINDAKİ ARTIŞA DİKKAT!

HAZIR GİYİM VE KONFEKSİYON SEKTÖRÜ KAN KAYBEDİYOR

Hazır giyim ve konfeksiyon sektörü yoğun rekabet nedeniyle kan kaybediyor. Maalesef hammadde ağırlıklı, üzerinde katma değer oranı çok yüksek olmayan bir sektör olduğumuz için de kurlara çok bağımlıyız. Kurların rekabetçilikten uzak kalması ve uzun bir süreden beri enflasyonun altında seyretmesi de bizi bazı pazarlarda çok zor durumda bırakıyor. Kar marjlarımızdan büyük fedakarlıklarda bulunuyoruz. Bu da rakamların da gösterdiği gibi bazı firmalarımızı zor durumda bırakıyor. Artık 3 yıl öncesine kadar çok ciddi ve sağlıklı büyüyen hatta ihracat rekorları kıran sektörde şimdi küçülme stratejileri geliştirmek gerekiyor. 

TEKSTİL GÖZ ARDI EDİLECEK BİR SEKTÖR DEĞİL

Sektörümüzde varlıklarını sürdürebilme adına Mısır’a, Bangladeş’e, Pakistan’a kayan firmalarımız var. Finans dünyasının sektörümüze bakış açısında da negatif bir değişiklik oluyor. Bu da sektör oyuncularının diğer sektörlere göre finansa erişiminin daha pahalı ve zor kılıyor. Türkiye’nin ihracatında hala en önemli katkıyı veren sektörlerden bir tanesi tekstildir. Tekstil kendi içerisinde önemli bir değişim yaşıyor. İnovasyon, markalaşma, tasarım her geçen gün daha çok ön plana çıkıyor. Hala ‘Made İn Turkey’ etiketi, çok önemli bir prestij. Sektörümüzün şu an yaşadığı sorunun zaman içerisinde yavaş yavaş çözüleceğine inanıyorum. Çünkü biz, vazgeçilebilecek ya da göz ardı edilebilecek sektör değiliz. Tekstil sektörü de kendi içinde böyle bir evrimi yaşayacak. Bunu sonun başlangıcı olarak değil, tam tersine değişimin başlangıcı, yeni bir süreç olarak görmek ve olumlu olarak algılamak gerek. 

KONKORDATO SAYISINDAKİ ARTIŞA DİKKAT!

BU KURLARLA İHRACAT ZOR

Özellikle temel sektörler için şu anki kurlarla ihracat zor. En azından orta düzeyde teknoloji olmayan ve katma değerli olmayan sektörlerimiz için bu kur seviyesi ile ihracat çok kolay değil. Gerçekten kar marjlarından fedakarlık eden çok fazla sektör var. İthalat daha cazip. Benzer bir dönemi biz, 2000’li yılların başlarında da yaşamıştık. Türkiye’de ithalat çok cazip, ihracat da çok zor bir noktaya gelmişti. Hatta 1 dolar 1 TL söylemleri vardı. O dönemle bu dönemin en büyük farkı, o dönemde Merkez Bankamız kuvvetli alımlar da yapmıyordu. Dolar 1.18 TL’ye kadar gerilemiş, biz de Amerika Birleşik Devletleri pazarında çok çok büyük kayıplar yaşamıştık. Şu anda benzer bir durumun yaşanmamasının tek sebebi, Merkez Bankamızın rezerv biriktirmeye ve her gün alım yapmaya devam etmesi. İhracat yatay seyirde, bazı sektörler sayesinde artışta. Mobilya ve tekstil gibi birçok kan kaybeden sektör de var. İthalat da gittikçe artıyor. Bunun bir sonu olmalı. ‘Bu kurları hazır yakalanmışken; ithalatımızı, depolardaki stoklarımızı artıralım’ diyen firma sayısı, mutlaka artacaktır. Çünkü fırsatları gözetleyen, değerlendiren çok firmamız var. Bu ekonomik konjonktürde açıkçası onları da suçlayamayız. Çünkü Türkiye’de ne kadar ihracatçı varsa ona yakın da ithalatçı var.

 

Diğer Yazılar