SIKI PARA POLİTİKALARINDA SONA GELİNDİ Mİ?

Sıkı para politikalarını izleyen tek ülke biz değiliz. Dünyada pek çok ülke sıkı para politikalarını devam ettiriyor. Dünyada talepte ciddi bir gerileme var. En önemli pazarımız Avrupa’daki çok önemli perakende zinciri firmalardan bir tanesi önce 58 mağazasını kapattı, bin 700 çalışanını çıkar. Talepteki daralmaya bağlı olarak da gittikçe küçülmeyi, belki de yıl sonunda sadece gıda satar hale gelmeyi planlıyor. Denizli için çok önemli ve dikkate alınması gereken bir haber.

Talepte daralmanın sonuna geldik mi? Tekrar daralma olur mu? Bazı sektörler için bunun cevabını evet olarak verebiliriz. Ülkemiz ne yazık ki, ileri teknoloji ve orta düzeydeki teknoloji ihracatında istenilen seviyede değil. Toplam ihracattaki payı yüzde 5’in altında. Geleneksel ihracat kalemlerimize baktığımızda rekabetin çok yüksek olduğunu, hala kur hassasiyetinin devam ettiğini ve dünya pazarlarındaki daralmadan da çok derin ölçüde etkilendiğimizi görüyoruz.

PMI ENDEKSİ YUKARI YÖNLÜ HAREKET EDER Mİ?

Enflasyondaki yavaşlamaya paralel olarak yıl sonuna doğru başta FED, Avrupa Merkez Bankası ve T.C. Merkez Bankalarının faiz indirmesi bekleniyor. Her ne kadar bu faiz indirimi gerçekleşse de bunun maliyetleri aşağı yönlü çekeceği ve talebi yukarı yönlü taşıyacağına, PMI’larda yukarı yönlü bir hareketin başlayacağına dair sinyaller çok zayıf.

İŞLETMELERİN ÇIKIŞ YOLU

İzlemiş olduğumuz sıkı para politikaları ve makroekonomik strateji gereği CDS primlerimiz aşağı doğru iniyor. Gri listeden çıktık ve kredi derecelendirme kuruluşlarının ülkemiz üzerindeki notlarında belirgin bir artış var. Hatta böyle devam ederse yatırım yapılabilir seviyesine doğru gidiyor. Bu pencereden baktığımızda ülkemize kaynak girişinin artacağını düşünebiliriz. Ancak bu kaynak girişi ne hızda ve ne büyüklükte olacak? Bu hala bir soru işareti. Çünkü görüyor ve gözlemliyoruz ki, henüz daha Londra, Amerika Birleşik Devletleri, New York ve İsviçre gibi önemli finans merkezlerinden ülkemize ciddi bir kaynak akışı yok. CDS’teki bu kadar düşüşe rağmen bu akış hızlanmadıysa ve beklenen düzeyde ucuzlamadıysa; hala bu finans çevrelerinin ülkemiz ile ilgili izledikleri başka parametreler var demektir.

İŞLETMELER DÖVİZ KREDİLERİNE DÖNÜYOR

Biz, finansa erişimde hala zorlanıyoruz. Birçoğumuz, TL kredilerden döviz kredilerine döndük. Bu finansman maliyetimizi göreceli olarak bir miktar aşağı çekmiş gibi görünse de hala çok yüksek maliyetlerle borçlanıyoruz. Enflasyon nedeniyle ihtiyaç duyduğumuz işletme ve operasyonel sermaye miktarı her geçen gün artıyor. Limitlerimiz buna paralel olarak yükselmiyor. Ekonomi kurmaylarından sürekli talepkâr bir tavır içerisinde olmak istemiyoruz. Ülkemizin en önemli açarlarından bir tanesi ihracat. Özellikle Avrupa’nın çok önemli tedarik merkezlerinden biriyiz. Bu özelliğimizi korumak hatta artırmak zorundayız. Son birkaç haftadır enerji maliyetlerimizde yükseliş var. Bunun için ya maliyetlerimizin aşağı çekilmesine ya da rekabetçi kura ulaşmak zorundayız.

Enflasyon oranımız ortada. Kurlar, yılbaşından itibaren yüzde 10 arttı. Yıl sonuna kadar ne kadar artacağı belli değil. Bazı çevrelere göre yüzde 10, bazı çevrelere göre yüzde 15 artması öngörülüyor. Bu da çok kaba bir hesapla enflasyonun neredeyse yarısı oranında bir kur artışı demek. Eğer ihracatta güçlü olmak, rekabetçiliğimizi sürdürülebilir hale getirmek istiyorsak, ihracatçı açısından maliyetlerimizin aşağı çekilmesi, dünya pazarlarındaki büyük rakiplerle mücadele edebilir hale gelmemiz çok önemli.

 İHRACATÇI REKABET GÜCÜNÜ KORUMAK ZORUNDA

Denizli yerelinde konuşacak olursak; hala hazır giyim, konfeksiyon ve ev tekstili sektörü ilk sırada yer alıyor. Ne yazık ki rekabetin yoğun olduğu bir sektör. Bizim bu sektörlerden orta ve yüksek teknolojiye geçişimiz belli bir zaman alacak. Bugünden yarına hızlı bir şekilde televizyon, telefon, otomobil üretir hale gelmeyeceğiz. Bu zamanın bize tanınması gerekiyor. Bu süreçte varlığımızın sürdürülebilir olması gerekiyor. Başımızın su üzerinde kalmaya devam etmesi gerekiyor. Bunun için de ekonomi kurmaylarımızın özellikle yılın üçüncü çeyreğinde ve yıl sonunda bazı adımlar atılması gerektiğine inanıyorum.

Diğer Yazılar