TEMİZ HAVANIN BİR FAYDASI DAHA KEŞFEDİLDİ

Yeni bir araştırma, temiz havanın yalnızca oksijen sağlamakla kalmayıp iyot, çinko ve bazı vitaminler gibi mikro besinlerin solunum yoluyla vücuda alınabileceğini ortaya koydu. Araştırmacılar, bu besinlere "aeronutrientler" adını veriyor.

Newcastle Üniversitesi ve RMIT Üniversitesi araştırmacıları, iyot, çinko, manganez gibi temel minerallerin ve bazı vitaminlerin havadan emilerek insan vücuduna karıştığını keşfetti. Araştırma, deniz kenarları gibi iyot açısından zengin bölgelerde yaşayan bireylerin kan değerlerinde daha yüksek iyot seviyelerine sahip olduğunu gösterdi.

Uzmanlar, insanların günde yaklaşık 9 bin litre hava soluduğunu ve bu sürekliliğin, besin alımına katkı sağlayan doğal bir mekanizma sunduğunu belirtiyor. Solunum yoluyla alınan bu mikro besinler, burun ve akciğerlerdeki küçük kan damarları ve koku algılama hücreleri aracılığıyla doğrudan kan dolaşımına geçiyor.

AKCİĞERLERİN ETKİLİ EMİLİM KAPASİTESİ

Araştırmaya göre, akciğerler bağırsaklardan 260 kat daha büyük molekülleri emebilme kapasitesine sahip. Bu durum, havadan alınan mikro besinlerin etkili bir şekilde vücuda dahil edilmesine olanak tanıyor. Örneğin, geçmişte aerosol formundaki B12 vitamini, B12 eksikliği tedavisinde başarıyla kullanılmış.

Veganlar, yaşlılar ve kronik hastalıklarla mücadele eden bireyler için aerosolize edilmiş mikro besinlerin, sağlık sektöründe büyük bir potansiyel sunduğu belirtiliyor. Araştırmacılar, gelecekte diğer mikro besinlerin de aerosol formunda kullanılarak sağlık hizmetlerine dahil edilebileceğini öne sürüyor.

ŞEHİR HAYATININ ETKİLERİNİ AZALTABİLİR

Aeronutrientler yalnızca bireysel beslenme açısından değil, şehirleşmenin getirdiği modern hastalıkların önlenmesinde de rol oynayabilir. Doğada daha fazla zaman geçirmenin, bu mikro besinlerden faydalanmayı artırabileceği ve uzun vadede sağlık açısından olumlu etkiler yaratabileceği belirtiliyor.

TAM ETKİLERİ HENÜZ BİLİNMİYOR

Araştırmacılar, aeronutrientlerin tam etkilerinin ve potansiyel risklerinin henüz net olmadığını vurguluyor. Hangi havadaki bileşenlerin sağlığa yararlı olduğunu, ne miktarda alınması gerektiğini ve güvenlik sınırlarını belirlemek için daha fazla kontrollü deney yapılması gerektiğini ifade ediyorlar.