YENİ BİR ANAYASA GEREKLİ

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Denizli İl Başkanlığı tarafından düzenlenen Türkiye Buluşmalarında yaptığı konuşmada, siyasi partilerin Meclis'te bir uzlaşma ile yeni bir anayasa yapmaması için bir sebep olmadığını, darbecilerin yazdırdığı bir anayasa ile demokratik hukuk devletinde Türkiye Yüzyılının başlangıcında yola devam edilmemesi gerektiğini kaydetti.

AK Parti Denizli İl Başkanlığı tarafından Türkiye Buluşmaları kapsamında "Denizli İçin Her Daim Birlikte Özümüzden Geleceğe Türkiye Buluşmaları" toplantısı düzenlendi. İl Başkanlığı Konferans Salonunda üç kademe il-ilçe başkanları ve teşkilat yönetimkleri ile birlikte gerçekleştirilen toplatıya, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci, AK parti Denizli milletvekilleri Cahit Özkan ve Şahin Tin, İl Koordinatörü Alim Tunç, eski ve yeni milletvekilleri, MKYK üyeleri katıldı.

AK Parti Denizli İl Başkanı Yücel Güngör, ana kadame, kadın ve gençlik kolları olarak üç kademe yönetiminde yer alan arkadaşlarla yapılan toplantının hem şehre hem de ülkeye hayırlı olmasını dilediği konuşmasında, "İnşallah Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bizim birlik beraberlik ve kardeşlik içerisindeki bu AK Parti sevdamız sonuna kadar devam edecek. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde bundan sonraki süreçte 2028 ve 2029 seçimlerinde inşallah bir kez daha bütün teşkilatımızla birlikte bir kez daha zafere imza atacağımızdan şüphemiz yok." dedi.

NİHAT ZEYBEKCİ: EKİMDEN İTİBAREN TAM YOL İLERİ

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Nihat Zeybekci de, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a toplantıya katılımından ve Denizli'de Bölge Adliye Mahkemesinin kurulmasından dolayı kendilerine teşekkür ederek, "Bugün burada komşu kardeş şehirlerimizden milletvekillerimiz, MKYK üyelerimiz, parti teşkilatından çok değerli arkadaşlarımız var. Her biri bugün bir ilçede görevli. İlçelerimizi dolaşacaklar, genel merkezimizin görevlendirmeleri sebebiyle. İlçelerimizde teşkilatımızla, vatandaşlarımızla birlikte olacaklar. Bu şehir buluşmaları, Türkiye buluşmaları şeklinde Türkiye'nin 81 ilinin tamamında gerçekleşecek. Biz de gideceğiz, bizim de şimdilik görev yerimiz Çanakkale ve Zonguldak. Biz de oralarda program yapacağız. Sonrasında tabii ki Ekimden itibaren artık tam yol ileri deyip çalışmalarımıza devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.

ADALET BAKANI TUNÇ: AK BELEDİYECİLİK DENİZLİ'Yİ DEĞİŞTİRDİ

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye Buluşmaları programı kapsamında bugün Denizli'ye geldiklerini ve bazı programlara katılacaklarını belirtti. 2004 yılında AK Partili belediye ile tanışmasından itibaren, Nihat Beybekci ile başlayan Ak belediyeciliğin gerçekten Denizli'yi değiştirdiğini, dönüştürdüğünü ifade eden Bakan Tunç, " Her noktasına baktığımız zaman, ondan bayrağı devralan Osman başkanımızla birlikte gerçekten Denizli'ye kalıcı eserler kazandırıldı. Bugün Denizli'nin neresine baksanız o eserleri görmek mümkün. Tabii son seçimde, şimdi bir arada dönem diyelim, tekrardan inşallah 2029'da belediyecilik olarak yeniden Denizli kaldığı yerden devam edecek, biz buna inanıyoruz. Bugüne kadar Denizli'de teşkilatımıza emek veren, kuruluştan bugüne görev yapan gerek belediye başkanı, gerek meclis üyesi olarak her noktada çalışan, müşahitinden üyesine varıncaya kadar tüm teşkilat mensuplarımıza teşekkür teşekkür ediyor, şükranlarımızı sunuyoruz." diye konuştu.

"DÜNYA SİYASET TARİHİNDE YOK"

Türkiye Buluşmaları programının geçen hafta başladığını hatırlatan Tunç, "Genel merkezimizin gerçekten aldığı çok önemli bir karar. Kongre sürecine başlamadan önce tüm Türkiye'nin bütün illerinde, ilçelerinde milletvekillerimizle birlikte halkla buluşma toplantılarının yapılması çok önemli. Geçen hafta Tekirdağ'da ilk katılmıştım. Orada da bölge adliye mahkemesinin açılışını gerçekleştirmiştik. Bir hafta sonları da burada şimdi Denizlimizdeyiz. İnşallah verimli bir çalışmayı sizlerle beraber gerçekleştirmiş oluruz. AK Partimiz 23 yaşında. 22 yıldan bu yana da iktidarda. 22 yıldan beri iktidarda kalabilen böyle dünyada serbest seçimlerle yüzde 80'lerin üzerinde katılımın olduğu seçimlerde tek başına iktidarda kalabilen bir parti ya da bir lider yok. Dünya siyaset tarihinde tek, bizim demokrasi tarihimizde zaten tek. En uzun süre başbakanlık yapan, seçilmiş ilk cumhurbaşkanı ve en uzun süre cumhurbaşkanlığı yapan bir lidere sahibiz. 22 yıldan bu yana kesintisiz iktidarımızı sürdürüyoruz. 22 yıldan bu yana AK Parti'yi, Recep Tayyip Erdoğan'ı Türkiye'nin başında tutan nedir? Ak Parti'nin 22 yıldan bu yana kesintisiz iktidarda kalmasın sebebi, milletinin sesine kulak vermesidir. İktidarda milletin taleplerini yerine getirmek için gece gündüz çalışan kadrolara sahip olmasıdır. AK Parti bir millet hareketidir. AK Parti, Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının bir parti kuralım, millete gidelim, oy isteyelim, belki iktidar oluruz diye masa başında bir siyasi mühendislik neticesinde kurulmuş bir parti değildir. AK Parti'yi millet kurmuştur.

AK Parti iktidarında meydana gelen olayları anlatan Tunç, 2007'de Meclis'te gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı seçimlerine karşı vesayet odaklarının herakete geçtiğini ifade ederek, "Seçimler yapıldığında, çıktı o dönemin YÖK başkanı, 'seçim geçersizdir' diyebildi. İşte o günlerden bugünlere geldik. Nasıl bir vesayetçi anlayış? O bugün duayen dediğimiz gazeteciler, bugün köşe yazılarında ahkam kesenler, YouTube'da kanalları olan o yaşlı başlı, kelli felli gazeteciler, o gün geçtiler genelkurmay başkanının karşısına, Meclis'te yapılan seçimle ilgili 'karşı çıkmayacak mısınız?' dediler. Evet, karşı çıkıyoruz dedi o da. Maalesef böyle dönemlerden geldik. 2008’de iktidardaki partiye laikliğe aykırı eylemlerin odağı oldu diye dava açıldı. Bir oyla davadan, kapatmaktan kurtuldu." dedi.

"GEÇMİŞTE YARGI DARBECİLERİN YANINDA DURDU"

AK Parti iktidarını sona erdirmek, Recep Tayyip Erdoğan'ı iktidardan düşürmek için dışarıdan destekli eli kanlı FETÖ teröristlerinin 15 Temmuz gecesi tankları milletin üzerine sürdüğüne işaret eden Tunç, "Cumhurbaşkanımız haydi milletim meydanlara, ülkemize sahip çıkıyoruz dediğinde de milletimiz meydanlara koştu, yargı mensuplarımız adliyelere koştu ve o kahraman savcılarımız hemen o teröristler hakkında, o darbeciler hakkında yakalama kararı çıkardılar, gözaltı kararı verdiler. Şimdi onların yargılamalarının birçoğu bitti ve hapiste cezalarını çekiyorlar. Bu ülkede geçmişte de darbeler oldu. Bu ülkede 27 Mayıs darbesine bu ülkenin yargısı karşı geldi mi? Gelmedi. Ne yaptı, darbecilerin yanında durdu, darbe mağdurlarını yargıladı, milletin hakkını hukukunu savunacağına darbecileri savundu ve bu ülkenin başbakanını, bakanları astı. Öyle bir yargı vardı.

12 Eylül'e geldiğimiz zaman bir sağdan bir soldan diye idam kararı veren bir yargı vardı. Darbecilerin yanında saf tutan, milletin hakkını hukukunu savunmayan. Sonrasında da 28 Şubat'ta da aynı şekilde o postmodern darbecilere destek veren ve cübbelerini adeta onların önüne seren bir yargı vardı. Bu bizim yargı tarihimizin, üzülerek söylüyoruz, kara lekeleri. Ama 15 Temmuz’a geldiğimizde Türk yargısının nasıl insan haklarını savunduğunu, nasıl demokrasinin yanında olduğunu, nasıl milli iradenin yanında olduğunu hep beraber gördük. İşte bugün sürekli yargıya yönelik eleştiri yapanlar yılda 12 milyon karar verilirken birkaç karar üzerinden yargıyı yıpratmaya çalışanların da aslında vesayetçi yargıyı özleyen bugünkü yargıyı hazmedemeyen çevreler. O nedenle biz 22 yıldan bu yana vesayetçi direnişi kıra kıra bugünlere geldik. Türkiye'nin fiziki kalkınmasını sağlarken demokratik kalkınmasını da sağladık. Demokrasinin çıtasını yükselttik." ifadelerini kullandı.

"DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖNÜNÜ AÇTIK"

Temel hak ve özgürlüklerinin önünü, düşünce ve ifade özgürlüğünün önünü alabildiğine açtıklarını dile getiren Tunç, "Tabii ki düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgili olarak bütün dünyada evrensel hukukta bir sınırlama var. Bu sınırlama bütün dünya için geçerli, bizim anayasamızda da var. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde de var, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde de var. Eğer bir düşünce, bir ifade terörü destekliyorsa orada özgürlük yok. Bir yazı şiddete teşvik ediyorsa, onun teröristten farkı yok. Dolayısıyla düşünce ve ifade özgürlüğünün önünü alabildiğine aştık ama, düşünce ve ifade özgürlüğünün sınırı aşıldığı taktirde bunun yargı ile karşı karşıya kalması elbekteki de kaçınılmaz." dedi.

YENİ ANAYASA İÇİN MECLİSTE UZLAŞMA TEMENNİSİ

Hak arama yollarını alabildiğine genişlettiklerini anlatan Tunç, "İnşallah Türkiye Yüzyılının başında darbe anayasasından kurtulma mücadelesini hep beraber vereceğiz ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir uzlaşmanın gerçekleşmesini temenni ediyoruz. Milletimize olan borcumuzu inşallah yerine getiririz. Bu vesayetçi anlayışa sahip olan anayasada, gerçekleştirmiş olduğumuz değişiklikler vesayetçi ruhu azaltmış olsa da yine de o maddeler içerisindeki düzenlemelere yarın bir gün bakıyorsunuz yine bir sorun çıkıyor. Yüksek yargı kurumlarımız arasında bir bakıyorsunuz, yorum farkı ortaya çıkıyor. 184 kez değişikliğe uğrayan anayasamızda o maddeler arasındaki bütünlüğün de geçtiğimiz süre içerisinde yeknesaklığın da bozulduğunu görüyoruz. O nedenle burada anayasamızda gerçekleştirmiş olduğumuz gerek 2010 gerek 2017 değişikliklerinde özellikle demokratik hukuk devleti standardını daha da güçlendiren yüksek standartlı bir demokrasiyi ülkemize kavuşturan değişiklikleri de muhafaza ederek daha ilerisini bir toplum sözleşmesini yaparak Türkiye Yüzyılına başlamamız lazım. Anayasamızda hak arama yollarını arttıran çok önemli düzenlemeler yaptık. Bunları korumamız lazım. Kamu Denetçiliği kurumu. Daha da geliştirmemiz lazım. Vatandaşımızın idare ile ilgili sorunu olduğunda mahkemeye gitmeden kamu denetçisine giderek sorununu çözebilmemesi imkanını biz getirdik. Kişisel verilerin korunması, özel hayatın korunması. Bunlar önemli insan hakları. Bu kurumları, biz anayasamızda yaptığımız değişikliklerle son zamanlarda ihdas ettik. Yine bu ülkede bir daha darbe olmasın, yargımız, hukuk sistemimiz hep milli iradenin yanında olsun diye, hukuk devletinin yanında olsun diye, hukuk devletini tahkim eden önemli yapısal reformlar yaptık. Bunlardan birisi Anayasa Mahkemesi'nin yapısı. Hakimler savcılar kurulunun yapısı, milli güvenlik kurulunun yapısı, yüksek askeri şuranın yapısı. Şöyle geriye doğru hatırladığınızda oturma düzenlerinin bile nasıl demokratik hukuk devletine uygun olmadığını şimdi düşündüğümüzde garipsiyoruz. Dolayısıyla anayasamızda gerçekleştirdiğimiz yapısal reformlar ve en önemlisi cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile milli iradeyi esas alan, vatandaşımızın, milletimizin doğrudan doğruya yürütmeyi sandıkta belirlediği demokrasiyi güçlendiren bir yönetim sistemine de adım attık. Bunlar ülkemizin önemli kazanımları. Bu kazanımların daha da ötesine giderek daha demokratik, sivil, katılımcı, tüm toplum kesimlerinin görüşünü alarak, siyasi partilerimizin Meclis'te bir uzlaşma ile yeni bir anayasa yapmaması için bir sebep yok. Yeni bir anayasa için aslında tek sebep bile yeterli. Darbecilerin yazdırdığı bir anayasa ile demokratik hukuk devletinde Türkiye Yüzyılının başlangıcında yolumuza devam etmememiz lazım." görüşüne yer verdi.