BU BİR EMPERYAL PROJEDİR!
İYİ Parti TBMM Grup Başkan Vekili ve Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, partisinin Denizli İl Başkanlığı tarafından düzenlenen "Şehit ve Gazilerimize Vefa Programı"nda, terör örgütünün siyasi uzantısı bir partiyle görüşmenin bir ihanet projesi olduğunu ifade etti.
"ŞEHİDİM HAKKINI HELAL ET BİZE" PROGRAMI
İYİ Parti Denizli İl Başkanlığı tarafından "Şehidim Hakkını Helal Et Bize" üst başlığıyla Çatalçeşme Oda Tiyatrosu'nda "Şehit ve Gazilerimize Vefa Programı" düzenlendi. Program öncesinde şehitlik ziyaret edilerek, mevlit ve Kur'an-ı Kerim okundu. Katılımcılar yapılan duaya eşlik etti, ardından lokma hayrı gerçekleştirildi.
Etkinliğe; İYİ Parti TBMM Grup Başkan Vekili Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, İYİ Parti TBMM Başkanlık Divanı Üyesi Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, İYİ Parti Adana Milletvekili Ayyüce Türkeş, İYİ Parti GİK Üyesi Cenk Atıcı ile çok sayıda parti üyesi ve vatandaş katıldı.
"DERİN YARALAR AÇAR"
İYİ Parti Denizli İl Başkanı Süleyman Semerci, yaptığı konuşmada, son günlerde bebek katilinin Meclis'e gelmesi yönündeki söylemleri büyük bir üzüntü ve öfkeyle takip ettiklerini ifade etti. Semerci, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"Bu tür söylemler milletimizin birliğine, beraberliğine ve vatan toprağı uğruna canını feda eden aziz şehitlerimizin hatırasına açık bir hakaret ve tehdittir, büyük bir ihanettir. Biz İYİ Parti olarak terörle mücadelede her zaman net ve kararlı bir duruş sergiledik ve sergilemeye devam edeceğiz. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Eli kanlı bir terör örgütü liderinin adını dahi anmayı reddediyoruz. Bu tür yaklaşımlar milletimizin vicdanında onarılmaz yaralar açar, ülkemizin geleceğine zarar verir. Buradan açıkça ifade ediyorum: Şehitlerimizin hatırasına, gazilerimizin emanetine, milletimizin onuruna gölge düşürmek isteyen herkes karşısında bizleri bulacaktır."
İHANET PROJESİ
İYİ Parti TBMM Grup Başkan Vekili Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, 22 yıllık iktidarın sonunda Türkiye Cumhuriyeti devletinin, terörist başından medet umar hale gelmesinin bir ihanet projesi olduğunu vurguladı. Çömez, şunları söyledi:
"Millet iradesinin tecelli ettiği yüce Meclis'te dimdik ayakta duran, bu milletin son kalesi olan İYİ Parti'dir. Çeyrek asırdır devam eden bu ihanet projesinin bütün detaylarını bilen ve hepimizin huzurunda buna isyan eden bir kardeşiniz olarak söylüyorum: Hepimize tarihi bir sorumluluk düşüyor. Bu ihanet projesine dur demek, hayır demek için hepimizin dimdik ayakta durması lazım."
BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ
Kendisinin 2002 yılında ilk yaptığı işlerden birinin rahmetli Bülent Ecevit'i ziyaret etmek olduğunu ifade eden Çömez, yaşadıklarını şu şekilde anlattı:
"Bir tam gün geçirdim evinde, neler yaşandı, neler oldu, neler bitti anlamak için. Dedim ki, 'Sayın Ecevit, nasıl oldu da bir erken seçim kararı alındı ve ne oldu da apar topar Türkiye bir erken seçime gitti?' Kendisi, 'Turhan Bey, inanın ben de bilmiyorum.' dedi. 'Birden bir karar verildi ve Türkiye erken seçime gitti. Ama bildiğim bir şey var: Amerika bana çok bastırdı. Büyük Ortadoğu Projesi'ne evet diyeceksin, bizim yanımızda olacaksın, bölgede büyük Kürdistan kurulacak, buna evet diyeceksin. Aksi halde biz senin yerine başkalarını getiririz.' dedi. Buna itiraz ettiğim için, buna hayır dediğim için apar topar seçime gidildi."
Çömez, AK Parti'nin 22. dönemde tek başına iktidar olduğu ilk yıllarında yaşanan süreçlere dikkat çekerek şu değerlendirmelerde bulundu:
"1 Mart Teskeresi'nin hazırlıkları sırasında tam 7 Amerikan savaş gemisi İskenderun Limanı'na yanaştı ve 70 bin Amerikan askeri beklemeye başladı. Biz de Meclis'te bir avuç vatansever, bir avuç milliyetçi, bu topraklara bağlı milletvekiliyle direniş başlattık. Yaradan’a şükürler olsun ki o Meclis'te 1 Mart Teskeresi reddedildi. Tüm planlar o an için altüst oldu ve Amerikan savaş gemileri yönünü değiştirerek Basra Körfezi'ne gitmeye başladı.
"Ancak aradan 4-5 ay geçti. Zamanın Tarım İşletmeleri Genel Müdürü beni aradı ve dedi ki: 'Sayın Vekilim, çok önemli bir konu var, görüşmemiz lazım. Antep ve Urfa'da TİGEM'e ait 80 bin dönüm arazi var. Tarım Bakanı bu arazileri Amerikalılara vereceksiniz diye baskı yapıyor.' Bu araziler tam Suriye sınırında bulunuyordu. İtiraz ettim ve direnmelerini söyledim. Ardından beni görevden aldılar. Şu anda Tarım Bakanı ve Erdoğan tarafından kararname imzalanmıştı, dosya ise zamanın Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in önündeydi.
"Gece yarısı Cumhurbaşkanı Sezer'i aradım ve dedim ki: 'Derhal gelmem lazım efendim.' Kendisi de, 'Bekliyorum.' dedi. Hemen Cumhurbaşkanlığına gittim ve dosyayı kendisine sundum. Sayın Sezer, dosyayı arşive kaldırdı ve bu araziler Amerikalılara verilmedi."
"PROJE TIKIR TIKIR İŞLEMEYE DEVAM ETTİ"
Aradan birkaç ay geçtiğini ve zamanın maliye bakanının oğlunun, İsrail'deki bazı firmalarla Türkiye'nin güney sınırında bulunan mayınları temizlemek üzere anlaşmalar yaptığını öğrendiğini belirten Çömez, bu projeyi fark ederek akamete uğrattıklarını dile getirdi. Çömez, sözlerine şöyle devam etti:
"Sonradan Ottowa Sözleşmesi imzalandı ve Türkiye ile Suriye arasındaki 911 kilometrelik sınır boyundaki bütün mayınların temizlenme projesi onaylandı. Ancak ardından benim sürgün hayatım başladı. Öğrendik ki, o projede mayınların hepsi tek tek temizlenmiş. Bakın, bunların hiçbirisi tesadüfi değil. O mayınların temizlenmesinin arkasında, bugün Türkiye'nin sığınmacılarla işgal edilmesi projesinin temelleri atıldı.
Sonra öğrendik ki ihanet projesi burada da bitmiyor. Doğu sınırı için de aynı şeyi yapmışlar ve doğu sınırındaki mayınların temizlenmesi için parayı Avrupa Birliği’nden almışlar. Tam 21 milyon dolar. Bas bas bağırdım, Meclis'te soru önergeleri verdim: 'Niye Avrupa’dan bu parayı aldınız da Türkiye’nin doğu sınırındaki mayınları temizliyorsunuz? Afganlı kaçakları bu ülkeye sokmak için mi? Sırtlarındaki uyuşturucu çantalarıyla gelip bu ülkeyi işgal eden Amerikan uşakları için mi? Yavrularımızı zehirleyecek bu alçaklık için mi temizlediniz bu mayınları?' Ses yok. Ve proje tıkır tıkır işlemeye devam etti."
Bir gece Erdoğan’ın, "Dostum, kardeşim." dediği Esat’la düşman olduğunu ifade eden Çömez, yaşananları şu şekilde aktardı:
"O zaman Esat, Erdoğan’a bir mesaj gönderdi; bu mesaj basında yer almamıştı. Esat, 'Sayın Erdoğan, bugün benim ülkemde parçalanmak için bir iç savaş çıkartılıyor. Bunlara destek olma, sınırında teröristleri barındırma. Gel, beraber olalım; ülkemin birliğini ve bütünlüğünü koruyalım. Bu ilerlediği zaman unutma ki sıra sana da gelecek.' dedi. Ama Erdoğan dinlemedi."
"DEFACTO KÜRT DEVLETİNİN TEMELLERİ ATILDI"
Çömez, Suriye'de iç savaş devam ederken Irak’ın kuzeyindeki PKK’lıların, Peşmerge kıyafetleriyle Türkiye’nin üzerinden geçmeye başladığını ve MİT ile Dışişleri Bakanlığı’nda kırmızı halılarla karşılandığını ifade etti. Çömez, o dönemde bu kişilerin en yüksek makamlarda ağırlandığını, ancak şimdi sözde kırmızı bültenle arandığını belirtti. Çömez, sözlerine şu şekilde devam etti:
"İhanet projesinin her aşamasında büyük bir alçaklık, büyük bir aymazlık var ve hepsi teker teker hayata geçiyor. O dönemden sonra, Suriye’nin kuzeyinde yuvarlanmaya başlayan PKK artıkları, PYD ve YPG, bugün 100 bin kişilik eğitimli bir ordu haline geldi. Amerika ve İsrail tarafından desteklendi, beslendi, eğitildi, donatıldı. Tam 120 bin tır silah getirildi.
Ve bugün artık defacto bir Kürt devletinin temelleri atıldı. Aynı şey, daha önce Irak'ta da yapılmıştı."
"AYNI PROJE SURİYE'DE HAYATA GEÇİRİLİYOR"
Irak Savaşı sırasında defalarca Irak'a gittiğini ve orada PKK tarafından yollarına mayınlar konulduğunu ifade eden Çömez, Irak’taki parçalanma sürecinde Türkmenlerin projenin bir parçası olmaması için mücadele ettiğini dile getirdi. Çömez, şu değerlendirmelerde bulundu:
"O dönemde Irak'ın kuzeyinde nasıl bir Kürt devleti kurulduysa, Türkmenler nasıl tasfiye edildiyse ve Irak nasıl üç parçaya bölündüyse, bugün de aynı projenin devamı Suriye'de hayata geçiriliyor. Suriye bugün 2 ya da 2,5 parçaya bölündü. Önümüzdeki dönemde 3 mü olur, 4 mü olur, bunu zaman gösterecek. Ancak temel esas, Fırat'ın doğusunda Kürtlerin hâkim olduğu, PYD'nin, YPG'nin ve PKK'nın kontrol ettiği bölgede otonom bir yapı kurmaktır. Petrol onlarda, su kaynakları onlarda, tarım arazileri onlarda.
Ve Erdoğan bu projeye alkış tutuyor. Irak’taki süreç devam ederken 'Benim Büyük Ortadoğu Projesi'nde bir görevim var.' diyordu Erdoğan. Şimdi de diyor ki, 'Burada bizim bir misyonumuz var.' Biri İngilizce, biri Türkçe, ama aynı şeyi söylüyor. Ne yazık ki Irak’ta yaşanan o hadisenin bir benzeri, bugün Suriye’de hayata geçiriliyor."
Çömez, Erdoğan'ın Büyük Ortadoğu Projesi'nin bir parçası olan süreçte kendisini bir Fatih gibi gösterdiğini, medya gücüyle toplumu yanıltarak dezenformasyon yaptığını savundu. Çömez, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kendisine dayatılan projelerin hiçbirisinin dışına çıkma gücü ve kudreti yok. Irak’ta yaşanırken bu süreç, 'Biz terörü bitiriyoruz.' dediler. Bugün aynısı yaşanıyor. O dönem Amerika terörle mücadele koordinatörü atadı. 'Artık terör bitti, refaha kavuştuk, huzura erdik.' denildi. Olmadı, olması da mümkün değildi. Çünkü bu yapının terörün ne olduğunu anlayacak, onu çözecek ne iradesi ne de aklı vardı. Doğal olarak bunu o zaman başaramadı, bugün de başaramaz.
Bugün de önüne konulmuş bir proje teker teker hayata geçiriliyor. Şu anda parlamentoda bu alçak projeye itiraz eden bir tek parti var. O da sizin partiniz, İYİ Parti. Onun dışında bu ülkede bu alçak projeye 'hayır' diyen hiç kimse kalmadı. Hepsi ya bu projenin ortağı oldular, ya paydaşı oldular, ya da destekçisi oldular."
"DEM PARTİ FEDERASYON İSTİYOR"
DEM Partinin özerklik isteğini Meclis çatısı altında dile getirdiğini ifade eden Çömez, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:
"22 yıldır bu ülkeyi yöneten, bu ülkenin tek yetkilisi Erdoğan’a soruyorum: 22 yıldır terörü bitirmek için ne yaptın? 22 senedir bu ülkenin bağrı yanık, gözü yaşlı anaları çile çekerken, gencecik kadınlar eşsiz, sevgilisiz, nişanlısız kalırken, pırıl pırıl evlatlarımız katledilirken ne yaptın Sayın Erdoğan bugüne kadar? Şimdi diyorsun ki teröristler ya silahı gömecekler ya da biz onları gömeceğiz. 22 yıldır niye gömmedin, neden görmedin? Ve şimdi diyorsun ki silahları bıraksınlar. Bu bir emperyal projedir.
Terör örgütünün siyasi uzantısı partinin gündemi farklıdır: Onlar federasyon istiyor, onlar bu ülke bölünsün istiyor, onlar anayasa değişsin istiyor. 1, 2, 3, 4. maddeler değişsin istiyorlar; 42. ve 66. maddeler değişsin istiyorlar. Onların gündemi farklı. Erdoğan'ın da bir tek gündemi var: Aşık olduğu koltuk. Çünkü o koltuk, onun için artık bir tutku haline gelmiş. O koltuk olmadığı zaman hiçbir şey ifade etmeyeceğini bildiği için o koltuktan kalkmak istemiyor.
Ve Erdoğan da anayasa değişsin, bir daha aday olayım istiyor. Ha, biz Erdoğan'dan korkmuyoruz. Erdoğan ve güruhunu sandığın dibine kadar gömmeye hazırız. Anayasayı eğip bükmek hiç kimsenin hakkı ve selahiyeti değildir. O sebeple biz anayasayı da eğdirmeyeceğiz, Erdoğan’ı o koltuğa oturtmayacağız."