İDDİALARIN ÜZERİ ÖRTÜLMEMELİ

KKTC’deki mafya baronları üzerinden gerçekleştiği ileri sürülen kara para aklama iddialarına ilişkin TBMM genel kurulunda konuşan İYİ Parti Denizli Milletvekili Öztürk, konunun kapanmaması ve iddiaların üzerinin örtülmemesi gerektiğini kaydetti.  

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti merkezli yasa dışı şebeke ve mafya odaklarının, kara para aklama, uyuşturucu ticareti, yasa dışı bahis gibi suçlarla gündeme gelmesi üzerine, İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk konuya ilişkin TBMM genel kurulunda geniş bir konuşma yaptı. 

Öztürk, şantaj ve rüşvet çarkının siyasetin üst kademelerine kadar uzandığını olayın birkaç mafya liderinden ibaret olmadığını kaydetti. 

Öztürk konuşmasında; “Ortaya dökülen iddialar, belgeler ve ses kayıtları Kıbrıs'ın bir nevi kara para cenneti hâline getirildiğine, buradaki sistemin ise Türkiye'deki bazı siyasal aktörlerle doğrudan bağlantılı olduğuna işaret ediyor. Basına yansıyan son gelişmelerde

Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyetinde faaliyet gösteren bazı yasa dışı yapıların Türkiye'deki iktidar partisinin belirli unsurları tarafından korunduğuna ve hatta kullanıldığına dair ciddi iddialar mevcut.

Özellikle 2023 ve 2024 yıllarında gündeme gelen bazı rüşvet iddiaları eski bir başbakanın, eski içişleri bakanlarının da isminin geçtiği mafya ilişkileri ve Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyetinde görev yapmış eski, yeni büyükelçilerin rolü bu ilişkilerin diplomatik boyutunu da gözler önüne seriyor.

Bu sistem, yalnızca kara para aklama ya da yasa dışı kumar işletmeciliğiyle sınırlı değil.

Uyuşturucu rotalarının Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti üzerinden Avrupa'ya uzandığına dair raporlar güvenlik kurumları tarafından daha önce de dile getirilmişti ancak iddialar,

bu trafiğin belli siyasi figürlerce görmezden gelindiği hatta kimi zaman korunduğu yönünde. İçinde siyasilerin videolarının da bulunduğu şantaj dosyaları ise bu karanlık ilişkilerle ilgili ağın en tehlikeli kısmını oluşturuyor.

Yasa dışı dinlemeler, gizlice elde edilmiş görüntüler, tehdit ve itibar suikastları kurulan sistemin kontrol aracı hâline getirilmiş durumda. Bu yöntemle siyasetçiler, bürokratlar ve iş insanları dizginleniyor ya da saf dışı bırakılıyor.

Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti'nde mafya yapılanmalarına ilişkin iddiaların son haftalarda ana akım medyaya bile yansıması konunun ciddiyetini ortaya koyuyor. Ancak ve ne yazık ki bu tür haberler ya hızla unutturuluyor ya da sistemin dokunulmaz isimleri yargı kalkanıyla korunuyor.

Bugün artık sorulması gereken soru şudur:

Bu iddialara konu olan karanlık ilişkiler ağı sadece bir yerel mesele midir yoksa Türkiye'nin demokratik yapısını doğrudan tehdit oluşturan bir uluslararası organize suç problemine mi dönüşmüştür?

Bu sorunun cevabı hem Türkiye'nin hem de Kıbrıslı Türklerin adalet talebi ve demokratik geleceği için hayati sonuçlara sahiptir” ifadelerini kullandı. 

İktidarın iddiaların üzerini örtmemesi gerektiğini, kamuoyunun vicdanını rahatlatacak tarafsız bir soruşturma süreci başlatması gerektiğini kaydeden Öztürk; “Eğer bu iddialar doğruysa suçlular kim olursa olsun ister eski bir başbakan ister eski bir bakan hukuk önünde hesap vermelidir. Kıbrıs'la bir anılan bu kara para ve uyuşturucu kartellerinin aslında uluslararası arenada Kıbrıs'ın tanınmasına da bir engel teşkil ettiğini görmezden gelemeyiz” diye konuştu.