KASAPOĞLU: BU KİMİN AJANDASI?

Vatan Partisi, Cumhurbaşkanı Yardımcılığı makamlarının etnik ve mezhepsel kimliklerle belirlenmesi önerisine sert tepki gösterdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Cumhurbaşkanı Yardımcılarının etnik ve mezhepsel kimliklere göre belirlenmesine yönelik değerlendirmesinin kamuoyuna yansıması sonrası, Vatan Partisi Denizli İl Başkanlığı’ndan yazılı bir açıklama yapıldı. Açıklamada, söz konusu önerinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temelini hedef aldığı belirtilerek “Bu kimin ajandası?” sorusu yöneltildi.

“DEVLETİN ETNİK VE MEZHEPSEL TEMELLERLE TANIMLANMASI KABUL EDİLEMEZ”

Açıklamada, MHP Merkez Yürütme Kurulu toplantısında gündeme geldiği öne sürülen bu önerinin başta uydurma olduğu düşünülse de, 21 Temmuz 2025 tarihinde Devlet Bahçeli imzasıyla yapılan açıklama ile doğrulandığı hatırlatıldı.

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Devlet Bahçeli’nin niyeti ne olursa olsun, devlet makamlarının etnik ve mezhepsel olarak tanımlanması, sonuç olarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Türk Milleti’nin temellerine mayın döşeme yolunu açar. Böyle bir yola girilmesi, Türk Devletiyle ve Türk Milletiyle bütünleşme sürecine de zarar verir, dolayısıyla Terörsüz Türkiye amacıyla uyumlu değildir. Ayrıca devlet makamlarını etnik ve mezhepsel olarak tanımlayan bir Türkiye, Suriye’de de devleti ve milleti bölen tertiplere teslim olur.”

“BU AJANDANIN PATENTİ ABD VE AVRUPA EMPERYALİSTLERİNE AİT”

Vatan Partisi, açıklamasında Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na atıfta bulunarak, “Türk Devleti’ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür” ilkesini hatırlattı. Açıklamada, etnik ve mezhepsel kimliklerin tarihî ve toplumsal gerçeklikler olduğu, ancak hukuki bir içerik taşımadığı vurgulandı.

Devlet Bahçeli’nin anayasa tartışmalarına kendi ajandasını getirdiği iddia edilen açıklamada şu sorular kamuoyuna yöneltildi:

Anayasamızda Türk dışında bir vatandaş kimliği bulunmadığı halde, kimin “Kürt” ve kimin “Alevî” olduğu nasıl belirlenecektir?

Cumhurbaşkanının kimliği ne olacak? Keyfî olarak “Kürt” ve “Alevî” diye tanımlanacak vatandaşlarımız, Cumhurbaşkanı olamayacak mı?

Hangi Cumhurbaşkanı, Anayasayı ve Türk Devrimi’nin birikimini hiçe sayarak, bölücü kavramları devletin doruğuna taşıyacak? O Cumhurbaşkanı ABD’den mi, Avrupa’dan mı, yoksa İsrail’den mi ithal edilecektir?

Cumhurbaşkanlığı kurumu, Kürt-Türk ve Alevî-Sünnî diye bölününce, Bakanlar Kurulu ne olacak? Kaç “Kürt”, kaç “Türk”, kaç “Alevî”, kaç “Sünnî” bakan olacak ve hangi bakanlıklar hangi kimliğe tahsis edilecektir?

Meclisteki milletvekillerinin kaçı “Türk”, kaçı “Kürt”, kaçı “Sünnî”, kaçı “Alevî”, kaçı “Arap”, kaçı “Hıristiyan”, kaçı “Rum”, kaçı “Ermeni” olacaktır?

Komutanların, valilerin, emniyet müdürlerinin etnik ve mezhepsel kimlikleri nasıl belirlenecek? Hangi küresel merkezlerden hangi işaret beklenecektir?

“CUMHURBAŞKANI YEMİNİNE BAĞLI MI?”

Açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da çağrıda bulunularak şu ifadelere yer verildi:

“Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, devlet makamlarını etnik ve mezhepsel olarak tanımlama tartışması karşısında sessiz kalamaz. Cumhurbaşkanı, Türk Milleti önünde Cumhurbaşkanı yemini etmiştir. Cumhurbaşkanı, yeminine bağlı mıdır, yoksa yeminini çiğneyecek midir, açıklamalıdır.”

“KİMLİKLER DEĞİŞTİRİLEREK Mİ UYGULANACAK?”

Vatan Partisi, etnik ve mezhepsel temelli tanımların uygulanabilmesi için vatandaş kimlik bilgilerinin değişmesi gerektiğine işaret etti. Bu değişimin, iki yüzyıllık anayasa ve devrim birikimini ortadan kaldıracağı savunularak şöyle denildi:

“Ne herhangi bir partinin gücü, ne de Batılı emperyalistlerin gücü, Türkiye‘nin Kurucu Hukukunu çok kimlikli yapmaya yetmez. Bu tür Anayasa planları ve tertipleri varsa, onlar teslim olmuş zihinlerde kalmaya mecburdur ve tarihin çöplükleri dışında bir yer bulma şansları da yoktur.”

“TÜRK MİLLETİ KAVRAMI, SİLAHLI MÜCADELEYLE YERLEŞMİŞTİR”

Açıklamanın sonunda, Vatan Partisi’nin programında yer alan “Türk de biziz, Kürt de biziz, Sünnî de biziz, Alevî de biziz, hepimiz Türk Milletiyiz” vurgusu yinelenerek, Türk Milleti kavramının emperyalizme karşı verilen silahlı mücadeleyle kurulan anayasal temellere dayandığı vurgulandı. Açıklama, Vatan Partisi Basın Yayın Sekreteri Sabri Kasapoğlu imzasıyla yayımlandı.