TÜRKİYE’NİN SORUNU YÖNETİM AÇIĞIDIR
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçe görüşmeleri sırasında söz alan İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, “Ak Parti iktidarı bu bütçe ile sosyal devleti yok saymakta, işçiyi emekliyi kaderine terk etmektedir” dedi.
TBMM Plak ve Bütçe Komisyonu’nda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bütçe görüşmeleri sırasında söz alan İYİ Parti Denizli Milletvekili Yasin Öztürk, bütçedeki detaylara işaret etti sosyal devlet anlayışının terk edildiğini savundu.
Bakanlığın 2026 yılı bütçesinin önceki yıla oranla yüzde 48 azaltıldığına dikkat çeken Öztürk; “Rakamlar küçültülmüş olsa da vatandaşın omzundaki yük gram eksilmemiştir. Yıllardır çözülemeyen yapısal sorunların faturası vatandaşa kesilmektedir. Personel giderleri, primler, mal ve hizmet alımları artarken üretime yönelik hiçbir stratejik adım göremiyoruz. Ak Parti iktidarı bu bütçede de geleneğini sürdürmüş üretimi değil günü kurtaran transfer ekonomisini tercih etmiştir.
Sosyal Güvenlik Kurumu hazineye devredilerek fiilen işlevsiz hale getirilmiştir. Çocukların korunmasına yönelik ödeneğin düşürülmesi, sosyal devlet anlayışının artık kâğıt üzerinde bile taşınmadığının en açık göstergesidir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın sosyal politika bacağı budanmış yalnızca tabelası kalmış bir kuruma dönüştürülmektedir” ifadelerini kullandı.
BU GERÇEK DEĞİŞMEDEN…
Kocaeli’nde bir parfüm fabrikasında 6 çalışanın hayatını kaybettiği olayı hatırlatan Öztürk; “Bu tablo bir kazanım değil denetimsizliğin ve ihmalin sistemleşmiş hale dönüşmesinin sonucudur. Sosyal devlet bütçeden değil hayattan anlaşılır. Türkiye’deki hayat bunu doğrulamamaktadır.
Türkiye’deki emek piyasası ne durumda? TÜİK verilerine göre işsizlik yüzde 8,5 görülüyor ancak aynı dönemde istihdam 200 bin kişi azalmış. Sanayide çalışan sayı yıllık 3,6 imalatta ise yüzde 3,9 düşmüş. Bu tam 185 bin insanın üretimden kopması demek. Sanayi istihdamı gerilemiş. Bu sonuçlar tesadüf değil, yanlış ekonomi politikalarının ürünüdür. Gelirler durumu ise artık bir krizi değil bir çöküşü ifade etmekte. 2025’te net asgari ücret 22 bin 104 lira. Türk İş’in Ekim ayındaki açlık sınırı ise 28 bin 412 lira. Milletin yarısı açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmekte. Asgari ücret en az ücret değil, ülkenin ortak ücreti haline gelmiştir. Bu durum tablo Ak Parti’nin ucuz işgücü modelinin çöktüğünün resmidir. Emeklinin ücreti açlık sınırının yarısı bile değil.
Ak Parti iktidarı bu bütçe ile sosyal devleti yok saymakta, işçiyi emekliyi kaderine terk etmektedir. Türkiye’nin sorunu sadece bütçe açığı değil yönetim açığıdır. Bu gerçek değişmeden hiçbir rakam bu tabloyu örtmeyecektir” diye konuştu.




