“GERİ DÖNÜŞ OLMAYACAK”
AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Terörsüz Türkiye hedefi doğrultusunda silah bırakma sürecinin kalıcı hale gelmesi için devletin tüm kurumlarıyla kararlı bir duruş sergilediğini vurguladı, Suriye hükümeti ile SDG arasındaki ‘10 Mart Protokolü’ne uyulmaması durumunda adımların atılacağını kaydetti.
AK Parti Denizli Milletvekili Cahit Özkan, Denizli Gazeteciler Cemiyetini (DGC) ziyaret ederek basın mensuplarıyla bir araya geldi. 2025 yılının genel bir değerlendirmesini yapan Özkan, Türkiye’nin iç ve dış politikasından ekonomi hedeflerine, terörle mücadele sürecinden Suriye’deki gelişmelere kadar pek çok başlıkta açıklamalarda bulundu.
MİLLİ DAYANIŞMA KOMİSYONU ÇALIŞMALARINA 2 AY UZATMA
“Terörsüz Türkiye” idealini hayata geçirmek amacıyla kurulan Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun faaliyetlerine değinen Cahit Özkan, sürecin parlamento ayağını güçlendirmek için yeni bir karar alındığını duyurdu. Özkan, konuya ilişkin şu ifadeleri kullandı:
"Yaklaşık 5,5 ay süren çalışmanın akabinde, sürecin parlamento ayağını takip etmek ve ortaya çıkan müktesebatı ortak bir metin üzerinde toplamak amacıyla çalışmalarımızı iki ay daha uzatma kararı aldık. Bu uzatma kararıyla beraber; silah bırakmanın kalıcı hale geldiği ortamı, devletin yetkili organlarının tespitleri çerçevesinde geleceğe taşımayı başaracağız. Buradan asla geri dönüş olmayacaktır. Bu, devlet aklının milletin vicdanıyla bütünleşmiş bir tecellisidir."
Milli dayanışmanın, kardeşliğin ve demokrasinin güçlendiği ortak bir metnin hayata geçirileceğini vurgulayan Özkan, “Bunun etek kemiği bürünmesinin de takip edileceğinin bilinmesi lazım. Diğer taraftan SDG ile ilgili süreç malum bu konular MİT, Dışişleri Bakanlığımız başta olmak üzere Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde Türkiye’nin iç güvenliğinin ve bölgesel barışımızın ayrılmaz gündem maddesidir. Bizim terörsüz Türkiye hedefi ile ilgili başlayan süreçte silahsızlanma, silah bırakmanın kalıcı hale gelmesi sürecini yeniden takip ediyoruz ve bununla ilgili adımlar atıldı” dedi.

"10 MART PROTOKOLÜ" VE SURİYE’NİN BÜTÜNLÜĞÜ
Konuşmasında Suriye’deki gelişmelere değinen Özkan, Suriye hükümeti ile SDG arasında 10 Mart 2025 tarihinde imzalanan 8 maddelik "10 Mart Protokolü" olarak ifade edilen sürecin önemine dikkat çekti. Suriye’nin ulusal birliğinin korunması gerektiğini belirten Özkan, şu değerlendirmede bulundu:
“Aslında bölgedeki barışın özellikle Suriye’nin ulusal birliğinin bütünlüğünün ve barışının teminatı olabilecek çerçevenin tam anlamıyla çizildiği bir metindir 10 Mart protokolü. 10 Mart protokolünü hayata geçmesi Sayın Cumhurbaşkanımızın Ahlat’ta yaptığı konuşmada ‘Yüzünü Şam’a ve Ankara’ya dönmeyen kaybedecektir’ dediğinde Şam süreci ile ilgili 10 Mart protokolünün tam anlamıyla hayata geçirilmesini istemek olduğunun altını çizmek lazım. Diğer taraftan Türkiye açısından da süreci sizler takip ediyorsunuz ama Suriye ile ilgili 10 Mart protokolüyle ilgili ortaya çıkacak bir konu Türkiye’nin ulusal güvenliğinin barışışının tehdit edeceğinin de altını çizmek lazım. 10 Mart protokolünü biz Suriye’nin bir içişleri sorunu olarak görüyoruz ancak buna uyulmamasının bölgede ülkemize karşı ve dünyada ortaya çıkaracağı yeni krizlerin de farkında olarak ona ilişkin adımları güvenlik politikalarımız çerçevesinde Cumhurbaşkanımız liderliğinde ilgili bakanlıkların risk analizleri çerçevesinde zaman içerisinde zaten adımlar da atılacaktır.
EKONOMİDE HEDEF İLK 10
Türkiye’nin ekonomik büyümesine ve ihracat rakamlarına değinen Özkan, 2000’li yılların başında 30 milyar dolar seviyesinde olan ihracatın, 2025 yılı itibarıyla 270 milyar doları aştığını ve 300 milyar dolara yaklaştığını ifade etti. Özkan, "Uluslararası alanda İtalya’nın önüne geçip, inşallah ilk on ekonomi içerisine girme hedefini hayata geçireceğiz. Bu başarı, insanımızın rekabetçi anlayışıyla ortaya koyduğu bir sonuçtur" dedi.

86 MİLYONUN KARDEŞLİĞİ VE İÇ CEPHE VURGUSU
Milli birlik ve beraberliğin "iç cepheyi" güçlü tutmak adına asli unsur olduğunu belirten Cahit Özkan, farklılıkların bir zenginlik olduğunu vurguladı. Özkan, Türkiye’nin geleceğini inşa sürecine dair şunları söyledi:
"Türkü, Kürdü, Arabı, Lazı, Çerkezi, Alevisi ve Sünnisi ile 86 milyon her birimizin kardeş olduğu bir Türkiye inşa sürecini başarıyoruz. Geçmişin kavgalarıyla enerjimizi tüketmek yerine; milli dayanışmanın ve demokrasinin güçlendiği bir Türkiye vizyonuna odaklanmalıyız. Bu sadece bir siyasi hedef değil, gelecek nesillerimize olan sorumluluğumuzdur"
Özkan, açıklamalarının sonunda 2026 yılının Türkiye ve millet için hayırlara vesile olmasını dileyerek basın mensuplarına teşekkür etti.




