TBMM BAŞKANVEKİLİ KARACA İLK OTURUMUNU YÖNETTİ

TBMM Başkan Vekili seçilen CHP Denizli Milletvekili Gülizar Biçer Karaca, TBMM Genel Kurulunda bugün yapılan 10. birleşimi açarak ilk oturumunu yönetti.

MUSTAFA DEĞİRMENCİOĞLU

TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca başkanlığında toplandı. Başkanvekilliği döneminin ilk oturumunu açan Karaca, Cumhuriyetin 100. yılında TBMM Başkanvekili olarak görev yapmanın heyecan ve onurunu yaşadığını dile getirdi.

Karaca oturum açılışında yaptığı konuşmada, “Yüz yıl önce işgal altındaki bir ülkede bile kongreler düzenleme, şûralar toplama, Meclis oluşturma gibi demokratik süreçleri işletmiş bir millî egemenlik aklıyla yönünü halka çevirerek demokratik tutumunu ortaya koyan, kurtuluşun ve kuruluşun yol haritasını uygulayan, Anadolu'yu özgürleştiren, Millî Mücadele'nin kazanılmasıyla 'gazi' unvanını elde eden Meclisteyiz. Yüzyıl önce başlattığı devrimleri, ekonomik ve siyasi bağımsızlık hedefiyle çağdaş bir devlet ve rejimin inşasını müzakereyle hayata geçiren yüce Meclisteyiz. Yüzyıl önce Anadolu'nun yoksul çocuklarına hakkı olan fırsat eşitliğini sağlayan, birer kıvılcım gibi onları yurt dışına gönderip ateş topu gibi ülkelerine dönmelerini sağlayan, aklın ve bilimin rehberliğinde Anadolu aydınlanmasına öncülük etmiş Gazi Meclisteyiz. İşte, benim bugün, bu koltukta oturmam cumhuriyetimizin sağladığı fırsat eşitliği ve sonsuz minnet borçlu olduğum kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk sayesindedir; bu sorumluluğu taşımaktan onur duyuyorum." dedi.

TBMM BAŞKANVEKİLİ KARACA İLK OTURUMUNU YÖNETTİ

ATALAY'IN DURUMUNA DEĞINDİ

Cumhuriyeti yüceltenin demokrasi olduğunu, demokrasinin olmazsa olmazının da hukuk devleti olduğunu ifade eden Karaca, "Yüzyıl önce Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri atılırken Atatürk şunları söylüyordu: 'Şimdi yeni bir Türkiye doğmuştur.' Türkiye devleti bir halk devletidir, halkın devletidir. Bu nedenledir ki en dar tarifiyle dahi egemenliğin bir şahsa, aileye, sınıfa ya da zümreye ait olmadığı, bunun yanında kurumları ön plana çıkaran bir rejimdir cumhuriyet. Bu tarifin tahrifini yaparken, mutlak haklar yerine, mutlak tahakküm düşünmek, seçme, seçilme özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü gibi haklar budanırken demokrasi yüzyılından söz edilemez. Seçme ve seçilme özgürlüğü konusu açılmışken özgür iradesiyle oy vermiş on binlerce yurttaşın temsilcisi olan bir milletvekilinin bugün Parlamentoda bulunması gerekirken keyfî tutum ve irade gaspıyla aramızda olmaması cumhuriyetimizi ve demokrasimizi eksik kılmaktadır. Çünkü Meclis millî egemenlik makamıdır, Meclis mefhumunda milletin iradesi mündemiçtir, bu bütünlük içinde saray iradesi yoktur, millet iradesinin tecelli makamı TBMM'dir. Meclisi tali bir yapıya dönüştürmek, demokrasinin niteliğini ortadan kaldırır. Torba yasalar, kanun hükmünde kararnameler, Meclisin özünün kaybına, öneminin azalmasına yol açar" diye konuştu.

"KADININ YERİ NET BİR ŞEKİLDE TANIMLANMALIDIR"

Mustafa Kemal Atatürk'ün yüzyıl önce aklı ve bilimi, demokrasi ve aydınlanmayı, modernizm ve çağdaşlaşmayı esas alan bir anlayışla kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci yüzyılında da hareket noktasını oluşturacak ana damarın laik devlet ve toplum yapısının güçlenmesi olması gerektiğini vurgulayan Karaca, "Cumhuriyetimiz, yüzyıl önce olduğu gibi bugün de laiklik ve sosyal devlet gibi kurucu ilkelere sıkı sıkı sarılmalıdır; bunun yegane yolu kadının, gencin, emeğin temsilinin artırılması, siyasal düzlemin onlara göre belirlenmesi, onlarla birlikte üretilmesidir. Özellikle adalet ve demokrasinin, laiklik ve bilimsel eğitimin Türkiye Cumhuriyeti'nin ikinci yüzyılında yol gösterici olması için kadının çağdaş bir hukuk devletindeki yeri net bir şekilde tanımlanmalıdır. Kadınların TBMM'de ve yaşamın her alanında eşit temsiliyet hakkının sağlanacağı bir süreç inşa edilmelidir." ifadelerine yer verdi.