ALS HASTALIĞINA KARŞI BİLİNÇLENME ÇAĞRISI
Prof. Dr. Eylem Teke, ALS hastalığı hakkında bilgi vererek erken tanının önemine vurgu yaptı.

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Hastaneleri Nöroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Eylem Teke, ALS (Amyotrofik Lateral Skleroz) hastalığı hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Prof. Dr. Teke, hastalığın tanısı, belirtileri ve tedavi sürecine ilişkin detayları kamuoyuyla paylaştı.
HER YIL BİNLERCE KİŞİ ALS TANISI ALIYOR
ALS'nin ölümcül bir nörodejeneratif hastalık olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Eylem Teke, Türkiye'de her yıl 1500 ila 4500 kişiye ALS tanısı konduğunu belirtti. Teke, hastalığın ilerleyici kas fonksiyon kaybına yol açtığını ve bireylerin temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale geldiğini ifade etti. Hastalığın genellikle 3 ila 5 yıllık bir sağkalım süresiyle ilerlediğini dile getiren Teke, şu bilgileri aktardı:
“ALS'nin başlangıç belirtileri farklı hastalarda farklı şekillerde kendini gösterir. Ellerde güç kaybı, ince hareketlerde zorluk, konuşma ve yutma bozukluğu ile başlayabilir. ALS, tipik olarak kademeli bir şekilde ilerleyen bir hastalıktır. Hastalık ilerledikçe kaslarda ileri derecede güçsüzlük, kas kütlesinde azalma ve çiğneme-yutma problemlerinde artış gibi belirtiler bulunur. Bilim insanları ALS'nin kesin olarak nedenini bulamamakla birlikte bu hastalığa ait çok çeşitli çevresel risk faktörleri gösterilebilir.”
GENETİK VE ÇEVRESEL FAKTÖRLER ETKİLİ OLABİLİR
Hastalığın nedenlerine ilişkin araştırmaların sürdüğünü belirten Prof. Dr. Eylem Teke, “Bu hastalığın birden fazla risk faktörüne sahip olduğuna inanılır. Araştırmacılar, bağışıklık sisteminde anormalliğe yol açan, DNA'nın yapısını ve enzim sisteminin işleyişini bozan, nörotoksik özellik gösteren bir virüsten şüphelenmektedir. Ailesel ALS'de genetik bir özelliğin neden olduğu tahmin edilse de ALS'nin diğer türü olan seyrek ALS'de genetik bir nedene rastlanmamıştır” diye konuştu.
KAS GÜÇSÜZLÜĞÜ ÖNEMLİ BİR BELİRTİ
ALS’nin teşhis sürecine dair bilgi veren Prof. Dr. Teke, tanının zor konduğunu ve tek bir testin yeterli olmadığını ifade etti. Hastalığın belirlenebilmesi için çeşitli testlerin gerektiğini belirten Teke, “Üst ve alt motor nöronlarından tek bir kol veya bacak kasına gelen sinyaller, hastalığın tanısında belirleyicidir. Ancak bu sinyaller yeterli değildir; hastanın medikal geçmişinin öğrenilmesinden sonra doktor, hastada oluşan değişiklikleri, kaslardaki zayıflamaları, reflekslerdeki değişiklikleri değerlendirerek hastalığın düzeyini ve ne kadar ilerlediğini anlayabilir. ALS'nin belirtileri, tedavi olasılığı daha yüksek olan birçok başka hastalıkla benzer olabilir. Bu nedenle çok sayıda testin yapılması gerekir. Bunlardan biri de elektromiyografi (EMG)'dir. EMG, kasların elektriksel aktivitesini kaydeden özel bir tekniktir. Bu yöntemin kesin sonuçları, hastaya tam olarak ALS tanısının konmasında etkili olmaktadır” dedi.
TEDAVİ YAKLAŞIMLARI SINIRLI AMA UMUT VAR
ALS hastalığının kesin tedavisinin bulunmadığını belirten Prof. Dr. Teke, “Kesin nedeni hâlâ bilinmeyen bu hastalığın güncel tedavi protokolünde, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) onaylı yalnızca iki ilaç bulunmaktadır. Ancak bu ilaçların sağkalım süresi ve hastaların günlük yaşam kalitesi üzerindeki olumlu etkileri sınırlıdır. Bu kısıtlı fayda, hastalığın ilerlemesini yavaşlatacak, semptomları hafifletecek ve yaşam kalitesini artıracak ek ve daha etkili tedavi yaklaşımlarına olan ihtiyacı ortaya koymaktadır. Nitekim birçok yeni ilaç araştırması da başarısızlıkla sonuçlanmıştır ancak son yıllarda umut vadeden yeni tedavi yaklaşımları için çalışmalar mevcuttur” ifadelerine yer verdi.