AİLELER NELERE DİKKAT ETMELİ?
Pamukkale Üniversitesi’nden Dr. Erdal Görkem Gavcar, Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) hakkında toplumda yaygın olarak bilinen yanlış inanışlara dikkat çekerek bilimsel gerçekleri açıkladı.

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Hastaneleri Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Erdal Görkem Gavcar, DEHB’nin çocukluk çağında en sık görülen psikiyatrik bozukluklardan biri olduğunu vurguladı.
Dr. Gavcar açıklamasında şunları söyledi:
“Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu, çocukluk çağında en sık görülen psikiyatrik bozukluklardan biridir. Amerika Psikiyatri Birliği verilerine göre okul çağı çocuklarının yüzde 3 ila 7’sinde DEHB görülmektedir. Ülkemizde yapılan çalışmalarda ise bu oran yüzde 8.1 ile 12.7 arasında değişmektedir. Bu oranların dünya ortalamasının üzerinde olduğu görülmektedir.
Son yıllarda tanı alan birey sayısının artış göstermesi; tanı kriterlerindeki gelişmeler, ruh sağlığı hizmetlerine erişimin kolaylaşması ve toplumsal farkındalığın artmasıyla ilişkilidir. Ancak bu artış bazı çevrelerde ‘aşırı tanılama’ ya da ‘normal çocuk davranışlarının psikiyatrikleştirilmesi’ şeklinde yorumlanmakta ve ailelerde kaygıya yol açmaktadır.
DEHB’nin bilimsel olarak tanımlanmış bir sağlık sorunu olduğunu vurgulamak gerekir. Toplumda sıkça dile getirilen yanlış inanışların aksine DEHB gerçek bir bozukluktur. Dikkatsizlik, hiperaktivite ve/veya dürtüsellik belirtileriyle seyreder ve biyolojik, genetik temellere dayanır. Ancak bu noktada ebeveynlik tarzı ya da eğitim koşulları çocuğun yaşadığı zorlukları hafifletebilir ya da artırabilir. Yani kötü ebeveynlik DEHB’ye sebep olmaz, sadece süreci etkileyebilir.
Ayrıca toplumda DEHB’nin yalnızca erkek çocuklarda görüldüğü ya da her çocuğun mutlaka hiperaktif olduğu yönünde yanlış inanışlar vardır. Oysa DEHB hem erkek hem de kız çocuklarında görülebilir. Her çocuk hiperaktif değildir. Bazıları sessiz, çekingen ya da enerjisi düşük olabilir. Aynı şekilde her DEHB’li çocuk yıkıcı davranışlar sergilemez. Araştırmalar bu çocukların ancak yarısında ciddi davranış sorunları olduğunu göstermektedir.”
“DEHB TEMBELLİK DEĞİL, DOĞRU TANİ İLE YÖNETİLEBİLİR”
Yanlış inanışlardan birinin de DEHB’li çocukların tembel veya iradesiz olduğu düşüncesi olduğunu dile getiren Dr. Gavcar, bu çocukların ilgi duydukları alanlarda yoğun şekilde odaklanabildiklerini söyledi.
Spor, sanat ya da teknik alanlarda oldukça başarılı olabileceklerini belirten Dr. Gavcar şunları aktardı:
“Bu sebeple, diğer alanlarda yaşadıkları dikkat sorunları çoğu zaman tembellik olarak yanlış yorumlanmaktadır. İlaç tedavisi DEHB belirtilerini azaltmada etkilidir fakat tek başına yeterli değildir. En doğru yaklaşım; doğru tanı, bireyin ve ailenin hastalığı anlaması, davranışsal yöntemler ve eğitim desteğinin birlikte yürütülmesidir.
Ayrıca DEHB tanısı koymaya yarayan tek bir test yoktur. Tanı; ayrıntılı öykü ve kapsamlı klinik değerlendirme ile konur. Herkeste zaman zaman dikkatsizlik ya da unutkanlık görülebilir ancak bu DEHB anlamına gelmez. Tanı koyabilmek için belirtilerin çok sayıda olması ve kişinin yaşamını belirgin şekilde etkilemesi gerekir.DEHB toplumda sanıldığının aksine gerçek ve tedavi edilebilir bir bozukluktur. Erken tanı ve doğru tedaviyle çocukların yaşam kalitesi büyük ölçüde artırılabilir.”