HIV’DE ERKEN TANININ ÖNEMİ VURGULANDI

Pamukkale Üniversitesi Hastaneleri, 1 Aralık Dünya AIDS Günü kapsamında HIV/AIDS konusunda bilinçlenmenin ve erken tanının önemini vurguladı.

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Hastaneleri Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Selda Sayın Kutlu, Dünya AIDS Günü kapsamında yaptığı açıklamada HIV hakkında doğru bilgiye sahip olunmasının hayati önem taşıdığını belirtti.

Prof. Dr. Selda Sayın Kutlu açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“İnsan immün yetmezlik virüsü (HIV), bağışıklık sistemini zayıflatarak ciddi infeksiyonlara ve bazı kanser türlerine yol açabilen bir virüstür. HIV’in ileri evresi olan edinilmiş bağışıklık yetmezliği sendromu (AIDS), bireyi yaşamı tehdit eden hastalıklara karşı son derece savunmasız bırakır. Günümüzde HIV’i tamamen ortadan kaldıran bir tedavi bulunmasa da, modern antiretroviral ilaçlar sayesinde HIV ile yaşayan kişiler uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmektedir. HIV/AIDS, ilk olarak 1980’li yıllarda tanımlanmış ve o günden bu yana dünya genelinde hızla yayılmıştır. Salgının başlangıcından itibaren yaklaşık 88,4 milyon kişi HIV ile infekte olmuş ve 42,3 milyon kişi AIDS’e bağlı nedenlerle hayatını kaybetmiştir. 2024 yılında dünya çapında 1,3 milyon yeni HIV olgusu bildirilmiş ve yaklaşık 630 bin kişi HIV/AIDS ile ilişkili nedenlerden dolayı yaşamını yitirmiştir. Bugün dünya genelinde yaklaşık 40,8 milyon kişi HIV ile yaşamaktadır. Yeni olgu sayılarında bazı bölgelerde düşüş görülürken, ülkemiz ve bazı bölgelerde artış eğilimi devam etmektedir.”

ERKEN TANI VE TEDAVİNİN GÜCÜ

Prof. Dr. Sayın Kutlu, erken tanı ve doğru tedavinin HIV ile yaşayan bireylerin yaşam kalitesini artırdığını ve virüsün bulaşmasını önlediğini vurgulayarak şunları söyledi:

“Erken tanı ve doğru tedavi, HIV ile yaşamanın önünü açıyor ve bulaşı önlüyor.”

Bulaş yollarına değinen Prof. Dr. Selda Sayın Kutlu, HIV’in korunmasız cinsel temas, ortak iğne veya şırınga kullanımı ile anneden bebeğe gebelik, doğum ya da emzirme dönemlerinde geçebildiğini belirterek sözlerini şu şekilde sürdürdü:

“Hem HIV ile yaşayan bireylerin hem de toplumun doğru bilgiye sahip olması büyük önem taşımaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliği, HIV ile mücadelede insan haklarına dayalı yaklaşımın temel unsurlarından biridir. Kabul, saygı ve eşit erişim, HIV ile yaşayan bireylerin sağlık hizmetlerine güvenle ulaşmasını sağlar. Buna karşılık ayrımcılık ve damgalama, test, tedavi ve bakım hizmetlerine erişimi engelleyerek bireylerin sağlık hakkını olumsuz etkiler. Modern antiretroviral tedavi ile virüs, kanda saptanamayan düzeye indirilebilmektedir. Bu durum hem bireyin sağlığını korur hem yaşam kalitesini artırır; aynı zamanda toplumda HIV bulaşını önlemede kritik bir rol oynar. Bilimsel kanıtlarla desteklenen ‘Belirlenemeyen = Bulaştırmayan’ (B=B) yaklaşımı, kanda HIV saptanmayan bireylerin cinsel yolla virüsü bulaştırmadığını göstermektedir. Bu nedenle erken tanı, tedaviye hızlı erişim ve HIV ile yaşayan bireylere yönelik ayrımcılığın önlenmesi, HIV/AIDS ile mücadelede hayati öneme sahiptir.”

“TÜM ŞARTLARDA AIDS İLE MÜCADELEYE DEVAM”

Prof. Dr. Sayın Kutlu, Dünya AIDS Günü’nün 1988 yılından bu yana farkındalığı artırmak amacıyla kutlandığını hatırlatarak bu yılın temasının “Tüm Şartlarda AIDS ile Mücadeleye Devam” olduğunu belirtti. Açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Dünya AIDS Günü, 1988’den bu yana HIV/AIDS farkındalığını artırmak ve erken tanı ile etkin tedavinin önemini vurgulamak amacıyla her yıl 1 Aralık’ta kutlanmaktadır. Bu yılın teması ‘Tüm Şartlarda AIDS ile Mücadeleye Devam’ olarak belirlenmiş olup, mücadelenin kesintisiz sürdürülmesi gerektiğini hatırlatmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, AIDS’in 2030 yılına kadar sona erdirilebilmesi için insan hakları temelli yaklaşımların güçlendirilmesi, sürdürülebilir politikaların uygulanması ve uluslararası iş birliğinin artırılması çağrısında bulunmaktadır. HIV/AIDS’in kontrol altına alınabilmesi, toplumun bulaşma yolları, korunma yöntemleri ve erken başvurunun önemi konusunda bilinçlendirilmesiyle mümkündür. Her bireyin sağlık hakkına eşit erişebildiği ve ayrımcılığın olmadığı bir toplum, HIV/AIDS ile mücadelenin güçlü, sürdürülebilir ve etkili olmasını sağlar.”