MEME KANSERİNDE KİMLER RİSK ALTINDA?

Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gamze Gököz Doğu, meme kanseri ve meme kanserinde risk faktörleri hakkında açıklamalarda bulundu.

Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gamze Gököz Doğu, ekim ayı meme kanserinde farkındalık ayı etkinlikleri kapsamında açıklamalarda bulundu. Meme kanserini, memede bulunan süt salgılayan bezlerin veya süt taşıyan kanalların kötü huylu tümörleri olarak tanımlayan Prof. Dr. Doğu; “Meme kanseri taramaları büyük önem taşımaktadır. Tarama programları ile daha erken evrede teşhis edilebilmektedir. Erken evrelerde tespit edilen meme kanserlerinin tedavilerinde daha başarılı olunmakta ve hastanın yaşam kalitesi önemli ölçüde artmaktadır. Her yıl ekim ayı tüm dünyada ‘Meme Kanseri Farkındalık Ayı’ olarak bilinmekte ve farkındalığı arttırıcı etkinlikler yapılmaktadır” dedi.

MEME KANSERİNDE RİSK FAKTÖRLERİ

Meme kanserindeki risk faktörlerine ilişkin de konuşan Prof. Dr. Doğu; “Tanımlanan faktörleri taşıyan kişilerin taşımayanlara oranla meme kanserine daha fazla yakalanma olasılığı gösterdiği belirtilen faktörlerdir. Unutulmamalıdır ki; bu faktörleri taşıyan kişilerin mutlaka meme kanserine yakalanacağı söylenemez. Kadın olmak, meme kanseri için temel risk faktörüdür. Tüm meme kanseri vakalarının yüzde 1’den azı erkeklerde görülmektedir. Son dönemlerde genç kadınlarda da sıklığında artış olduğunu gözlemlesek de meme kanseri vakalarının çoğunluğu 50 yaşından sonra görülür. Daha önce meme kanseri geçirmiş olan kadınlarda ikinci bir meme kanseri oluşma riski daha yüksektir. Öncelikle anne, kız kardeş ve kızından oluşan birinci derece akrabalarda meme kanseri öyküsü riski artırmaktadır. Meme kanserlerinin yaklaşık yüzde 5-10 kadarı genetik mutasyonla yani kalıtsal geçişle alakalıdır. 12 yaşından önce adet görmek, 55 yaşından sonra menapoza girmek riski artırmaktadır. Çocuk doğurmak, vücudun adet döngüsünü ve hormon maruziyetini değiştireceği için meme kanseri için koruyucu faktörlerden biridir. Bu yüzden hiç doğum yapmamak veya 30 yaşından sonra doğum yapmanın meme kanseri riskini artırdığı bilinmektedir. Araştırmalar 10 yıldan uzun süre kullananlarda meme kanseri riskinde biraz artış olduğunu göstermiştir. 5-10 yıldan uzun süre kullananlarda meme kanseri riskinin arttığı gözlenmiştir. Sigara kullanımı ile meme kanseri riskinde artış saptanmıştır. Meme kanseri riski alınan alkol miktarı ile orantılı olarak artmaktadır. Özellikle menapoz sonrası kilolu olmak meme kanseri riskini artırmaktadır. Kilolu olmanın meme kanseri riskini arttırdığı bilinmektedir. Egzersizin ise meme kanseri riskini azalttığı yönünde veriler bulunmaktadır. Daha önce göğüs/boyun bölgesine radyasyon almış olmak riski artırmaktadır. 40 yaşından sonra risk faktörlerine göre değerlendirilerek yılda bir veya iki yılda bir mamografi çekilmesi önerilmektedir” ifadelerine yer verdi.

KENDİ KENDİNE YAPILAN MUAYENEDE NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

Kendi kendine yapılan meme muayenesine dair de konuşan Prof. Dr. Doğu, şunları kaydetti: “20 yaşını geçen her kadının adetinin bittiği tarihten sonra ilk hafta içinde, adet görmeyen kadınlarda her ayın belirli bir günü, emziren kadınlarda emzirme veya süt boşaltımı sonrası kendilerini muayene etmeleri önerilmektedir. Kendi kendine meme muayenesinde; memelerden birinde anormal büyüme, şişlik veya ele gelen kitle, meme derisinde kızarıklık veya kalınlaşma, meme başında şekil veya renk değişikliği, meme başından akıntı ve koltuk altında ele gelen kitleler dikkate alınmalıdır. Kendi kendine meme muayenesinde önce gözleyerek, sonra elle yapılır. Bu yıl Türk Tıbbi Onkoloji Derneği olarak ‘Kontrol Sende Cevabı Gende’ projesi hayata geçirilmiştir. Tüm kadınlara Sağlık Bakanlığı öncülüğünde ücretsiz yapılan tarama programlarına dahil olmalarını tavsiye ediyorum. Erken teşhis hayat kurtarır.”