DOÇ. DR. NİLGÜN ŞİMŞİR ATALAY UYARDI:

“HAREKETSİZLİĞE BAĞLI KİLO ARTIŞI DİZ AĞRILARINA NEDEN OLUYOR”

Dizlerimizin vücudumuzun ayakta durmasını, yürümeyi ve yürüme esnasında stabiliteyi sağlayan bir eklem olduğunu kaydeden Özel Denizli Cerrahi Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Nilgün Şimşir Atalay, diz ekleminin günlük yaşamda en çok kullanılan eklemlerden olduğu için travmalara ve açık yaralanmalara en açık eklem olduğunu kaydetti.

Pandemi dönemi diz ağrısı şikayetlerinin arttığına dikkat çeken Özel Denizli Cerrahi Hastanesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Doç. Dr. Nilgün Şimşir Atalay, hareketsizliğe bağlı kilo almalar arttığından, diz ağrısı şikayetlerinin de çoğaldığını vurguladı. Kapalı kaldığımız dönemlerde kilomuza dikkat etmemiz gerektiğini ve diz kaslarımızın zayıflamaması için egzersizler yapmamız gerektiğini vurgulayan Atalay, bu dönemde kaslarımızı ve eklemlerimizi zorlamadan evde hatta oturduğumuz yerde basit egzersizler yaparak diz sağlığımızı koruyabileceğimizi ifade etti.

“Son zamanlarda diz ağrısı şikayetiyle gelen hastalarımızın sayısı arttı”

Son zamanlarda hastaların diz ağrıları şikayetiyle geldiğini aktaran Doç. Dr. Atalay, ileri yaş hastalarda bu ağrıların daha çok görüldüğünü ancak diz ağrısını ileri yaş rahatsızlığı diye nitelendirmenin doğru olmadığını ve her yaş grubunda bu şikâyetin ortaya çıkabileceğini söyledi.

Diz problemlerinin belirtilerine değinen Doç. Dr. Atalay, bu rahatsızlıkla ilgili “Yürürken, merdiven inip çıkarken, oturup kalkarken, çömelirken hastanın dizinde ağrı şikayeti olur. Bu ağrılar bazen egzersiz ile artar, bazen de istirahat sırasında ortaya çıkar. Ağrının yanı sıra şişlik, kızarıklık, sıcaklık, hareket kısıtlılığı, takılma, boşluğa basma hissi, kilitlenme, bazen de eklemden çıtırtı sesi gelme gibi şikayetler hastada görülebilir” dedi.

“Kireçlenme, eklem zorlanması, bağ zedelenmeleri ile çok sık karşılaşıyoruz”

Diz ağrısının sebeplerine de değinen Doç. Dr. Nilgün Şimşir Atalay, en yaygın neden olarak halk arasında kireçlenme diye bilinen Osteoartrit olduğunu söyledi. “Kireçlenme daha çok 50 yaş ve üzeri kişilerde görülür. Eklem kıkırdak yapısındaki bozulma kaynaklıdır. Bunun yanı sıra spor yaralanmaları, spor yaralanmalarına bağlı eklemin zorlanması; travmalar sonrasında eklemlerde bulunan menisküs, iç yan bağ, dış yan bağ ya da çapraz bağların zedelenmesi de diz ağrılarının nedenleri arasındadır” dedi. 

Romatizmal rahatsızlıkların (Romatoid Artrit, Ankilozan Spondilit), gut, yalancı gut (Psödogut), eklem iltihapları, brusella ve tüberküloz hastalığına bağlı eklem tutulumları olabilir diyen Atalay, diz kırıkları ve diz kapağındaki kaymaların da diz ağrısında neden olabileceğini belirtti. “Zorlu ve ani sert hareketler sırasında diz ekleminin etrafındaki tendonların zorlanmasına bağlı tendinit, bursit gibi diz ağrısı nedenleri olabilir. Bel ve kalçadan yayılan ağrılar da diz ağrısına sebep olabilir” dedi.

Hastayı dinleyip tıbbi öyküsünü ayrıntılı şekilde aldıktan sonra özel testler uygulayarak fizik muayenesini tamamladıklarını, ihtiyaç halinde kan tahlilleri, röntgen, MR, tomografi gibi tetkiklerle hasta tanısını desteklediklerini belirten Doç. Dr. Atalay, “Diz ağrısı tedavisi için “Hasta eğitimi bizim için çok önemli. Hastalık konusunda gerekli bilgilendirmeyi yaptıktan sonra diz ekleminin aşırı kullanılmasından, egzersiz ile aşırı zorlanmasından kaçınılmasını öneriyoruz. Diz ağrılarında ideal kilonun sağlanması çok önemli. Fazla kilo diz üzerine aşırı yük uyguladığı gibi, yağ dokusundan salgılanan bazı kimyasal maddeler (sitokinler) vücuttaki kıkırdaklara zarar veriyor. O nedenle diz ağrılarında en istemediğimiz şey fazla kilo. Bu yüzden hastamıza ideal kilosuna inmesini özellikle anlatıyoruz. Merdiven inip çıkma, bağdaş kurma, ayağını altına alıp oturma, çömelme gibi aktiviteler diz eklemine aşırı yük bindirir, o nedenle bu pozisyonlardan kaçınmasını, asansör kullanımını, alafranga tuvalet kullanımını öneriyoruz. Uzun mesafe yürüyüşler ve dik yokuş çıkmalardan kaçınılmasını, yürüyüşlerde rahat, yumuşak tabanlı ayakkabı kullanılmasını, özellikle yoğun ağrılı dönemde egzersizi kısıtlamasını ve bazı hastalarda dizlik kullanmasını tavsiye ediyoruz. Diz problemi olan hastalarda egzersiz çok önemli. Egzersiz ile birlikte hastanın diz ön ve arka grubundaki kasları güçlendirmeyi hedefliyoruz. Bu şekilde eklemi de korumuş oluyoruz. Hastanın klinik durumuna göre, ağrı kesici, ödem dağıtıcı ilaç desteği veriyoruz. Gerekli gördüğümüz hastaya fizik tedavi uyguluyoruz. Sıcak-soğuk ve elektrikli ağrı kesici ve kas güçlendirici uygulamalar, kinezyo bantlama fizik tedavide hastanın durumuna göre tercih ettiğimiz yöntemler arasında” dedi.

Diz ağrısına karşı en etkili yöntemlerden biri olan hastanın kanı alınarak ayrıştırılıp bazı işlemlerden geçirilerek hastanın dizine enjekte edilen PRP’yi kullandıklarına dikkat çeken Doç. Dr. Atalay, özellikle genç hastalarda bağ yırtıklarında, kıkırdak problemlerinde ve kireçlenme sorunu fazla ilerlememiş hastalarda da PRP yönteminin uygulanabildiğini vurguladı.  

Hyalüronik asit enjeksiyonu ve ozon tedavisi de uyguladıklarını ifade eden Doç. Dr. Atalay şunları kaydetti: “Hyalüronik asit, diz eklem sıvısı ile aynı özellikleri taşıyan bir sıvı. Eklemin yağlanmasını sağlıyor. Burada eklemin ağrısını azaltmayı, hareketi arttırmayı hedefliyoruz. Bunun yanı sıra eklem içine enjekte edilen ozon gazı da etkili tedaviler arasındadır. Hastanın durumuna göre kaplıca, çamur tedavisi önerdiğimiz de oluyor. Hastalığı çok ilerlemiş, ağrısı fazla olan, hareketleri kısıtlanmış, günlük yaşam aktivitelerinde zorlanan ve cerrahi dışı diğer yöntemlerden fayda sağlamayan hastalarda cerrahi tedavi öneriyoruz” dedi.