EVDE KALIRKEN BESLENMENİN ÖNEMİ
Pamukkale Üniversitesi (PAÜ) Hastanesi Başdiyetisyeni Selami Helvacıoğlu, bu dönemde beslenme konusunda yapılması gerekenler hakkında açıklamalarda bulundu.
Helvacıoğlu, “Bu hastalık öncelikle solunum yollarında hastalığa yol açmakla birlikte çoklu organ yetmezliğine yol açabileceği gibi ölümcül olabilir. Diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar gibi bir çok kronik hastalık bu hastalıkta sonuçların daha da ağırlaşmasına yol açabildiği gibi yetersiz beslenme veya aşırı beslenme de hastalığın daha uzun süre ve ağırlaşan bir tablo şeklinde devam etmesine yol açmaktadır. Özellikle tedavi sürecini zorlaştıran ve daha kötü sonuçlara yol açan bu kriterlerin bir arada toplanması yani aynı bireyde birden çok kronik rahatsızlığın olması ve obezite ve-veya malnutrisyonun aynı anda bulunmasının maalesef çarpan etkisiyle sürecin olumsuz devam etmesine yol açmaktadır. Kronik hastalıklarda ve özellikle Yoğun bakım ünitesinde yatan hastalarda doğru, yeterli ve dengeli beslenmenin klinik sonuçları iyileştirdiği ve komplikasyonları azaltarak hastalarda iyiye gitme sürecini kısalttığı kesinleşmiş bir bilgidir. Tüm bu bilgilerin ışığında dünya çapında bir salgın oluşturan Covid-19 salgınında, hastalık hakkındaki bilgiler gün ve gün artmakta ve uygulanan tedavi süreçleri hastalık hakkındaki bilgiler arttıkça daha başarılı bir hale gelmektedir” dedi.
“İKİYE AYIRARAK DEĞERLENDİRMEK GEREKİR”
Helvacıoğlu, “İlk olarak hastalık öncesi beslenmenin önemini doğru kavramakta fayda vardır. Herhangi besinin (sarımsak, sirke, turşu vb) bu hastalığın bulaşmasında engelleyici olmadığı veya bu hastalığa karşı tedavi etkisinin olmadığı kesindir. Daha doğrusu herhangi bir besinin koruyucu ya da tedavi edici bir etkisinin olduğu ispatlanamamıştır. Bağışıklık sisteminin güçlü olması durumunda daha yüksek oranlarda Covid-19 virüsüne maruz kalındığında bulaşma riskinin azaldığı veya bağışıklık sisteminin zayıf olduğu bireylerde daha az virüs yüküne maruz kalındığında bulaşma olduğu birçok yayında bildirilmiştir. İnsanlarda bağışıklık sistemi yaklaşık olarak %70 genetik yani ailesel olarak belirlenmekle beraber, %30 oranda beslenmeyle belirlendiği ve güçlü bir bağışıklık sisteminin doğru besinlerle yeterli bir beslenmeyle sağlandığı da bir gerçektir. Özellikle Covid-19 salgınında en önemli yöntemin temasın olmaması gerekliliği ve bunu başarabilmenin olmazsa olmazı evde kalmak olduğunu unutmamak gerekir” diye konuştu.
EVDE HAREKETSİZ YAŞAM BESLENMENİN ÖNEMİNİ ARTIRIYOR”
“Kronik hastalıklar, malnutrisyon veya obezite gibi hastalıkların Covid-19 salgınında çarpan etkisi düşünüldüğünde bu hastaların bir beslenme uzmanından yardım almaları şarttır” diyen Helvacıoğlu, “Evdeyken hareket sürecinin evde yapılabilecek spor aktiviteleriyle artırılması, uyku düzeninin korunması ve öğünlere sadık kalarak (3 ana- 3,4 ara öğün) beslenme düzeni kurulması, ara öğünlerde meyve, süt, az miktarlarda kuruyemiş gibi besinlerin seçilmesi doğru bir tercih olacaktır. Eğer Covid-19 salgını öncesinde sağlıklı beslendiğimizi düşünüyorsak, bu düzeni değiştirmemek doğru bir adım olacaktır. Özellikle belirli besinlerin bağışıklık sistemi üzerinde artırıcı bir etkisinin olduğunu düşünmek ise yanlış olacaktır. Çünkü bağışıklık sisteminde güçlendirecek besinlere bir göz atarsak, kırmızı et, yoğurt, kefir, kuru yemişler, havuç, domates, sirke, turşu, meyveler, sebzeler vb. Görüleceği üzere nerdeyse tüm besinleri saydık ve bir besinin diğerinden daha etkili olabileceğini düşünmek ise büyük bir yanlış olacaktır. Önemli olan mümkün olduğunca doğal besinlerin tercih edilebilmesi ve dengeli bir şekilde çok çeşit tüketiminin sağlanmasıdır. Ayrıca kilomuz olması gerekenin üzerine ne kadar çok çıkarsa bağışıklık sistemimiz aynı oranda düşecektir. Covid-19 hastalığında, hastaların beslenme tablosu tedavinin çok önemli bir parçası ve doğru uygulanabilmesi tedavi sürecinde olmazsa olmazlardandır. Bu konudaki yeni çalışmaların ışığında bir başka yazımızda detaylı olarak uygulama yöntemleri, olmazsa olmazları ve içeriği ele alınması gereken önemli bir konudur” diye konuştu.