HER 3 KİŞİDEN BİRİ DİYABET HASTASI
Denizli Devlet Hastanesi Endokrinoloji Uzmanı Dr. İffet Dağdelen Duran, 14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla Diyabet Hastalığı’na dikkat çekti ve Türkiye’de her üç kişiden birinde diyabet hastalığı veya diyabet gelişim riski olduğunu söyledi.
Diyabetin farklı tipleri olduğunu belirten Endokrinoloji Uzmanı Dr. İffet Dağdelen Duran, erişkinlerde daha sık olmak üzere her yaşta görülebilen bu hastalığın, yol açtığı komplikasyonlar nedeniyle önemli bir halk sağlığı sorunu olduğunu söyledi. Duran, “Diyabet nedeniyle ölen hasta sayısı bulaşıcı hastalıklar nedeniyle ölen hasta sayısından çok daha fazladır. Diyabet; tedavi ve takip edilmediği takdirde, kalp krizi, inme, körlük, böbrek yetmezliği ve diyabetik ayak gibi sonuçlar doğurabilmektedir; gelişmiş ülkelerde, erişkin görme kaybı ve körlüğün temel nedenidir. Diyabete bağlı parmak veya bacak kesilmeleri, kazalarda oluşan kesilmelere göre daha fazladır. Diyabetli kişiler daha fazla kalp infarktüsü ve felç geçirme riskine ve çok yüksek böbrek hastalığı geliştirme riskine sahiptir. Dünyada 415 milyondan fazla kişinin diyabetli olduğu bilinmekte, bu sayının 2040’ta 640 milyonu aşacağı tahmin edilmektedir. Ülkemizde ise 7 milyondan fazla erişkinin diyabet hastası olduğu, bir o kadar kişinin de diyabet gelişimi açısından risk grubunda olduğu tahmin edilmektedir. Başka bir deyişle Türkiye'de erişkin her üç kişiden bir tanesinde diyabet hastalığı veya diyabet gelişimi açısından risk vardır. Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de diyabetle yaşayan iki kişiden biri tanı almamıştır. Ayrıca ülkemizde 20.000 dolayında çocuğun tip1 diyabetli olduğu tahmin edilmektedir” diye konuştu.
“Bu belirtiler Diyabet habercisi olabilir”
Duran, genel olarak erişkinlerde; şişmanlık ya da aile hikayesi bağlantılı olan ve genellikle başlangıçta diyet ve gerekirse ağızdan ilaç alımıyla kontrol altına alınabilen Tip 2 diyabet görüldüğünü, çocuklarda ise başından itibaren insülin tedavisi gerektiren Tip 1 diyabet görüldüğünü söyleyerek şöyle devam etti, “Daha çok erişkinlerde görülen Tip 2 diyabete, son yıllarda obezitenin artmasıyla çocuklar arasında da sık rastlanmaya başlanmıştır. Gebelikte de diyabet gelişimi sıkça görülebilmekte, tedavi edilmediği ya da yükleme testi yapılmadığı için tespit edilmediği durumda bebek ve anne sağlığını olumsuz etkilemekte, erken doğum, büyük bebek, bebekte doğum sırasında kalıcı sinir hasarı gibi sorunlara neden olabilmektedir. Her tür diyabetin komplikasyonlarını önlemek ve sağlıklı sonuçlara ulaşmak için erken tanı ve tedavi önemlidir. Sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, çok su içme, açlık hissi, cilt yaralarının geç iyileşmesi, kuru ve kaşıntılı bir cilt, sık sık enfeksiyon gelişmesi, ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma diyabet hastalığının habercisi olabilir” dedi. Tip 2 diyabet vakalarının yaklaşık %60’ını sağlıklı kahvaltı, lifli sebze, taze meyve suyu, tam buğday ekmeği, yağsız et, balık tüketimi ve düzenli egzersizi içeren ‘sağlıklı yaşam tarzı’ ile önlemenin mümkün olduğunu dile getiren Dr. İffet Dağdelen Duran, diyabet tedavisinde; beslenme alışkanlıklarının düzenlenmesi ve yaşam tarzının değiştirilmesi gerektiğini söyledi.
“Diyabetli çocuklar da diğer çocuklar gibi hayatlarını sürdürebilirler”
Türkiye’de her yıl 1700 civarında çocuğa Tip 1 diyabet tanısı konduğunu vurgulayan Duran, diyabetli çocukların yaşamdan soyutlanmadan hayatına devam etmesi gerektiğini belirterek şu uyarılarda bulundu, “Diyabet erişkinlerde daha sık görüldüğünden, erişkinlerin hastalığı olarak bilinir ve çocuklarda görülmesi halk arasında pek beklenmez. Bu nedenle bir çocuğa diyabet tanısı konduğunda şaşırılmakta ve o çocuk için çok üzülünüyor. Oysa diyabetli çocuklar da kendi yaşıtları gibi her türlü yaşam aktivitesine katılabilir, eğitimlerini, spor yaşamlarını sürdürebilir, evlenebilir, çocuk sahibi olabilir ve yine herkes gibi mesleklerini başarılı bir şekilde yapabilir. Kendisinde diyabet tanısı olan çok sayıda doktorumuz, hocalarımız, sporcularımız mevcuttur. Yani eğer diyabetle gerektiği kadar ilgilenilirse çocuklar da sorunsuz ve başarılı bir hayat sürdürebilirler.”