PAÜ’DE SAĞLIKTA ŞİDDET MASAYA YATIRILDI

PAÜ Sağlık ve Toplum Öğrenci Topluluğu’nun düzenlediği ‘Toplumda ve Sağlıkta Şiddet Nasıl Önlenebilir?’ adlı toplantı Pamukkale Üniversitesi Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleşti.

Program, PAÜ Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve PAÜ Sağlık ve Toplum Öğrenci Topluluğu Danışmanı Prof. Dr. Göksel Altınışık Ergur’un yaptığı açılış konuşması ile başladı. Açılış konuşmasında Prof. Dr. Ergur, bir hekim olarak kendisi ve meslektaşları, geleceğin hekimlerini yetiştiren bir akademisyen olarak öğrencileri için sağlıkta şiddete, onun dışında içinde yaşadığı toplumda huzur için genel anlamda şiddete karşı yapabileceklerini düşünürken öğrencisi Sıla deren Toker’in de aynı arayış içinde olduğunu görmesiyle birlikte yol almaya karar verdiklerini anlattı. Bu etkinlik için kurulan öğrenci topluluğunun, toplumsal farkındalıkları artırmak için sağlık ekseninden hareketle her konunun birçok bileşeniyle ele alınması amacını taşıdığını belirtti. Parçalar bir araya geldiğinde bütüncül bakışa ulaşmak, sonra da haberler ve istatistiklerden öteye geçip çözüm önerilerine odaklanmak istediklerine vurgu yaptı. Açılış konuşmasının ardından konferans sırasıyla; Uzman Klinik Psikolog Perihan Mutlu Hacıosman ‘Her Hikâye Biraz Yarım Kalır’, Galatasaray Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Ergur ‘Toplumbilim Penceresinden Şiddete Bakış’, Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gökhan Önem ‘Sağlıkta Şiddet: Nereden Nereye’, Yaşar Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Huriye Toker ‘Sağlıkta Şiddeti Marjinalleştiren Aktör: Medya’, Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dr. Öğr. Üyesi Murat Seyit ‘Bir Acil Tıp Uzmanının Şiddetle Baş Edebilme Reçetesi’, Av. Murat Aydın‘Sağlık Çalışanlarına Yönelik Şiddet, Suçluların Hukuki Durumu’ başlıklı sunumları ile devam etti. Uzman Klinik Psikolog Hacıosman: “Gaflet Uykusundaydım, Çok da Güzel Uyandırıldım!” Konferansta “Her Hikâye Biraz Yarım Kalır” başlıklı konuşmasında Uzman Psikolog Perihan Mutlu Hacıosman, yaşadıklarını, hikâyesini kendi penceresinden anlatırken, insanların sağlıkta yaşanan şiddet konusunda gaflet uykusunda olduklarını, uyuyanları sarsmak için geldiğini belirtti. Konuşmasında Hacıosman şunları kaydetti: “Herkes bir şeylerin düzelmesini bir diğerinden bekliyor, ama öyle bir noktadayız ki cezalar ve yasalarla bu işin çözümleneceğine ben çok inanmıyorum. Burada önemli olan eğitim ve zihniyetin değiştirilmesi… Bu konularda halkımızın, en önemlisi de çocuklarımızın eğitilmesi gerekiyor. Biz çok ağır yol alıyoruz, ama katiller, sapkınlar durup beklemiyorlar. Bu harekete hız vermemiz gerekiyor. Zaman çok da değil aslında. Biz zamanı sonsuz zannediyoruz. Bu şiddetle nasıl baş edilebilir, nasıl aşağı düzeye çekilir bu konuda çalışmalar yapmamız gerekiyor.” dedi. Perihan Mutlu Hacıosman, bu gaflet uykusundan kendisi uyanmayanların en korkunç şekilde uyandırılabileceğini kendi deneyimi üzerinden ifade ederek şiddetin önlenmesi için kendi üzerine düşen her şeyi yapmaya hazır olduğunun altını çizdi. 

Kişilerin “En Önemli Benim” algısı şiddeti doğuruyor!

Konferansın ikinci konuşmacısı olan Prof. Dr. Ali Ergur ise, şiddeti toplum yönünden ele aldığı sunumunda sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin hem sayı hem de görünürlük olarak artışta olduğunu vurgularken, bu olayların çoktan münferit ve istisnai olmaktan çıktığını söyledi.  Son 30-40 yılda Dünya ve Ülkemizde ekonominin neo-liberal iktisada yönelmesi sonucu sosyal devlet politikalarının terk edildiğini belirtti. Yeni ekonomik düzen içinde emeğin değerinin düşmesi, en az enerji ile en yüksek kâr elde etme çabası, acımasız rekabet koşulları ve performans saplantısı sonucu gayri-insani bir toplumsal çatışma alanının oluştuğunu ifade eden Prof. Dr. Ergur, toplumsal değer ve ahlak normlarından uzaklaşıp kişinin bireyselleşmesi sonucu kişilerde “en önemli benim” algısı geliştiğini dile getirdi. Prof. Dr. Ergur, insanın insana düşman olması sonucunda da şiddet eğilimli kişiliklerin şiddet olaylarına yöneldiğini belirterek, bu tür sağlıkta şiddet olaylarının önlenebilmesinde tıp eğitiminde iletişim becerilerine önem verilmesinin gerekli olduğunu vurgulayarak, bu konuda genel eğitimin niteliğinin arttırılmasının da bir zorunluluk olduğunu sözlerine ekledi. Ayrıca, toplumsal bir olgu olan şiddetin çözümünün de ancak kolektif hareketlerle sağlanabileceğini, sorunun kökenine inip her nedene yönelik önlemler alınması gerektiğine dikkatleri çekti. 

Prof. Dr. Önem: Son 6 yıl içinde 68 bin 375 sağlık çalışanı şiddete maruz kaldı

Konferansın üçüncü konuşmacısı olan Prof. Dr. Gökhan Önem ise sağlıkta şiddetin yıllar içinde nereden nereye geldiğini sayılarla paylaşırken sağlık sektöründe çalışanların diğer meslek gruplarına göre on altı kat şiddete daha fazla maruz kaldıklarına dikkat çekti. Bir sağlık çalışanının meslek hayatı boyunca yüzde elli oranında sözlü ya da fiziki bir şiddete maruz kaldığını belirten Prof. Dr. Önem, son altı yıl içinde 68 bin 375 sağlık çalışanın şiddete uğradığını söyledi. Prof. Dr. Önem, acil önlem olarak sağlıkta şiddet yasasının bir an önce yasalaşması gerektiğini ifade etti. 

Doç. Dr. Toker, “Sağlıkta şiddetin önlenmesinde medya ana aktörlerden bir tanesidir”

Konuşmasında sağlık çalışanlarının maruz kaldığı şiddeti medyanın nasıl ele aldığını ve topluma nasıl yansıttığı konusuna dikkat çeken Doç. Dr. Huriye Toker ise, şiddet olayları sonucunda haberlerin medyaya nasıl yansıdığına örnekler üzerinden açıkladı.  Televizyon ve diğer mecralarda her gün onlarca şiddet sahnesiyle karşılaşıldığına dikkat çeken Doç. Dr. Toker, haber dili ve manşetlerin yanlış kullanılması sonucunda haberin, yaşanan şiddeti kimi zaman bayağılaştırılmasına, kimi zaman şiddetin gerçekleştirildiğine yönelik şüphe uyandırılmasına, kimi zaman ise şiddetin sürekli ve olağan bir olay gibi algılanmasına neden olduğunu örnek haberler üzerinden anlattı. Yaşanılan şiddetin kamusal bir sorun olmasına rağmen haberlerde bireysel şiddet gibi alınıp olaylara kaynaklık eden toplumsal ya da sistemsel sorunların haberde yer verilmemesinin çok tehlikeli olduğunu söyleyen Doç. Dr. Huriye Toker, bu konunun çözülmesi için medya ayağında toplumun sağlık ve medya okuryazarlığının geliştirilmesi gerektiğini vurguladı.  Konferansın bir diğer konuşmacısı olan Dr. Öğr. Üyesi Murat Seyit,  “Bir Acil Tıp Uzmanın Şiddetle Baş edebilme Reçetesi” adlı sunumuyla maruz kaldığı şiddet olaylarını, şiddete maruz kalmayı önleme ve şiddete maruz kalma durumunda nasıl önlemler alınabileceğini örneklerle açıkladı. 

Av. Aydın, “Şiddeti önlemek için mesleki dayanışmayı artırmak gerekiyor”

Konferansın son konuşmacısı olan Avukat Murat Aydın ise sunumunda sağlık çalışanlarına yönelik şiddette suçluların hukuki durumları ve sağlık çalışanlarının böyle istenmeyen bir durumla karşılaştıklarında hukuki yönden neler yapması gerektiğini anlattı. Kamu Görevlisini yaralama suçunda yasal olarak 3 bin TL maddi para cezası ile 15 yıl hapis cezası arasında değişen cezalar uygulandığına dikkat çeken Aydın, davalar açısından şiddet olaylarına ilişkin tutanağın doğru hazırlanması gerektiğini, hakaret içeren sözlerin ve varsa saldırıda kullanılan araç gereçlerin tutanağa doğru ve eksiksiz işlenmesi gerektiğini söyledi. Olayı gören diğer sağlık çalışanları, hasta ve hasta yakınlarının şahitliklerinin hâkimin doğru kararı en kısa sürede verebilmesi için önemli olduğunu belirten Av. Murat Aydın, bu tür olayların önlenebilmesi için sağlık çalışanlarının mesleki dayanışmayı artırması gerektiğini sözlerine ekledi. Av. Murat Aydın’ın konuşmasında ceza davalarından sonra sembolik bile olsa tazminat davalarının açılmasının önemli olduğunu, ayrıca sağlık çalışanına şiddet uygulayan kişinin belli bir süre o ortamda bulunarak işleyişe birebir tanık olması gibi cezaların hukuken verilebileceğini, hekimlerin çevrelerinde şiddete uğrayan meslektaşlarına geçmiş olsun ziyareti, dava sırasında destek gibi dayanışma örnekleriyle yalnız olmadıklarını hissettirmelerinin önemini anlattı. Bunların toplum hafızasına eklenmesinin biriken etkisine dikkatleri çekti. Sunumların ardından “Sağlıkta Şiddete Çözüm Önerileri Çalıştayı” ile konferansın sonuç bildirgesinde yer verilecek olan çözüm önerileri konuşmacılar ve katılımcılar tarafından ele alındı. Bir rapor halinde yetkililer ve kamuoyu ile en kısa zamanda paylaşılmasına karar verildi. 

Son olarak da Pamukkale Tıp Fakültesi mezunlarından Dr. Ali Rıza Türkmen’in senaryosunu yazdığı, Dr. Ali Rıza Türkmen ve PAÜ Sağlık ve Toplum Öğrenci Topluluğu üyeleri Beyza Karaarslan, Kıvanç Ok, İlnaz Khasanshin, İbrahim Türkmen, Emrecan Ürküt’ün rol aldığı ‘Halk Kahramanı’ adlı, sağlıkta şiddetin konu edildiği tiyatro oyununun sahnelenmesi ile etkinlik son buldu.