Türkiye’de metabolik sendromlu insan sayısı her geçen gün artıyor

Türkiye’de 60 yaş ve üzeri insanların yüzde 60’ında görülen metabolik sendroma karşı uyarılarda bulunan uzmanlar, “Metabolik sendrom direkt bir hastalık değilse bile, ölümcül diğer hastalık risklerini çok fazla oranda arttıran bir durumdur” dedi. 

Özel Denizli Cerrahi Hastanesi Dahiliye Uzmanı Uzm. Dr. Mesut Kaldır, metabolik sendroma ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Birçok rahatsızlığın bir araya gelmesiyle ölümcül sonuçlara neden olabileceğini belirten Uzm. Dr. Kaldır, risk faktörlerinin bir araya gelmesiyle damar sertliğine bağlı kalp damar hastalıklarının sıklığına yol açtığını söyledi. Metabolik sendromun Türkiye’de de yaygınlaştığını vurgulayan Uzm. Dr. Kaldır, “Bu hastalık tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de her geçen gün yaygınlaşıyor metabolik sendromlu hastalarda, kan damarlarındaki sertleşmeler ve tıkanmalar inme ve kalp krizi riskini yükseltiyor. Ülkemizde ise 60 yaş ve üzeri insanların yüzde 60’ndan fazlasında metabolik sendrom görülmekte ve farklı rahatsızlıklar şeklinde değişik branşlarda tedavi alınmak zorunda kalınıyor. 

“Kadınlarda erkeklerden daha fazla görülüyor”

Belirgin bir farkla tüm yaş grupları içerisinde kadınlarda erkeklerden daha fazla oranda görülüyor. Metabolik sendromun oluşumunda tek bir faktör belirlenmiş değil tam tersine genetik faktörler, çevresel faktörler, beslenme alışkanlığı olarak yüksek kalorili beslenme tarzı ve yaşam tarzı alışkanlıkları bir arada önemlidir. metabolik sendrom modern çağın bir hastalığıdır, bir endüstrileşme ve kentleşme hastalığıdır diyebiliriz” dedi. 

“Metabolik sendromun temelinde insülin direnci yatıyor”

 Metabolik sendromunun temelinde insülin direncinin yattığını belirten Uzm. Dr. Kaldır, “Metabolik sendrom, insanın yaşı ilerledikçe kalp hastası veya şeker hastalığına yakalanma olasılığını arttıran bir durum olduğundan, kişilerin hastalık ortaya çıkmadan, hastalığı ortaya çıkaran risk faktörlerini ortadan kaldırmaları gerekir. Metabolik sendrom direkt bir hastalık değilse bile, ölümcül diğer hastalık risklerini çok fazla oranda arttıran bir durumdur. Metabolik sendromun temelinde insülin direnci yatar. İnsülin direnci ise vücudun insülin salgılamasına rağmen insülinin hücre içine girip glukozu taşıyamaması durumudur. İnsülin etkisinin yetersiz olduğu bu durumlarda kanda ve organlarda yağ miktarı artar. İnsülin direncini arttıran temel faktörler; hareketsiz yaşam biçimi ve yüksek kalori alımı sonucu oluşan aşırı kilodur. Özellikle de karın bölgesinde yağlanma artışı, psikososyal stres ve kadınlarda menopoz sonrası hormonal değişiklikler tüm bu oluşumlara çanak tutar” ifadelerini kullandı. 

“Hem tedavisinde hem de önlenmesinde en etkili yaklaşım yaşam biçimi değişikliği”

Metabolik sendromunun tedavi yöntemlerine değinen Uzm. Dr. Kaldır, “Metabolik sendromun hem tedavisinde hem de önlenmesinde en etkili yöntem yaşam biçimi değişikliğidir. Yaşam tarzı değişikliğinde sağlıklı beslenme ve spor yapma oldukça önemli. Yaşam biçiminizde değişiklik yaparsanız şeker hastalığı gelişme riskini de yüzde 50 azaltırsınız. Korunmak için; mutlaka egzersiz yapın, kilonuzu koruyun, test yaptırın, sigarayı bırakın, alkolü sınırlandırın. Haftada beş ile yedi gün en az 30 dakika orta ila yoğun egzersiz yapmak önemlidir. Sağlıklı bir diyet yemek, kilonuz aynı kalsa bile kolesterolünüzü, insülin direncinizi ve kan basıncınızı iyileştirebilir. Metabolik sendromlu hastaların çoğu aşırı kiloludur. Genel olarak, doymuş yağ, trans yağ, kolesterol ve tuz miktarı bakımından fakir; sebzeler, yağsız protein, fasulye, az yağlı süt ve tam tahıllar açısından zengin, yüksek lifli bir diyetin metabolik sendromlu hastalara yardımcı olduğunu göstermiştir. Akdeniz diyeti veya DASH diyeti metabolik sendromlu hastalar için ideal diyetlerdir” diye konuştu.